Artık kimse televizyonu açıp haber saatini beklemiyor. Sabah kahvesini alıp parmağını bir kez ekrana kaydıran herkes, dünyada ne olup bittiğini anında öğrenebiliyor. Bu hızlı bilgi akışı önce Twitter’la başladı, şimdi ise adı “X” olan o platformla yeni bir boyuta taşındı. Kimi için bilgiye açılan kapı, kimi içinse dijital karmaşanın adı…

X, sadece gündemi takip ettiğimiz bir yer değil artık. Gazeteciler, akademisyenler, siyasetçiler, hatta devlet başkanları bile açıklamalarını oradan yapıyor. Bir sokağın ortasında patlayan bir olay, daha televizyonlar altyazı geçmeden X’te çoktan videoya dönüşmüş oluyor. Bu bir yandan muazzam bir hız demek. Öte yandan, bu hızın altında doğruluk çoğu zaman eziliyor. Çünkü ilk kim duyurduysa o konuşuluyor; doğru mu, eksik mi, manipüle mi edilmiş, kimse sorgulamıyor.
X’in en güçlü yanı, herkesin sesini duyurabilmesi. Ama tam da bu yüzden, çığlık atanla fısıldayan aynı anda duyulamayabiliyor. Algoritmalar yüksek seslileri ön plana çıkarırken, bilgi değil yankı odaları çoğalıyor. Herkes kendi fikrinin duvarına hapsolmuşken, hakikat arada kayboluyor.

Bir de bu platformun arkasındaki güç var. Sadece haber değil, reklam, kamuoyu, gündem… Hepsi orada belirleniyor. Kimin neyi göreceğini belirleyen bir yazılım, farkında olmadan neye inanacağımıza da karar veriyor. Ve işin kötüsü, bunu çoğu zaman fark etmiyoruz. Dijital bir tekel oluşuyor, hem de gönüllü olarak teslim olduğumuz bir tekel.
Elbette X platformu tamamen kötü değil. Doğru kullanıldığında müthiş bir dayanışma alanı da yaratabiliyor. Depremlerde, afetlerde, toplumsal olaylarda anında örgütlenen kalabalıklar, yardımlaşan insanlar hâlâ orada. Ama bu gücü sahiplenenlerin niyeti ne olursa olsun, hepimiz bu alanda tüketici değil, aynı zamanda sorumlu kullanıcı olduğumuzu unutmamalıyız.

Belki de çağımızın en büyük yanılgısı, bilgiyi çok sanmamız ama bilgeliği unutmamızdır. Bilgiye erişim bir tuşa basmak kadar kolaylaştı ama onu değerlendirmek, süzmek ve anlamlandırmak hâlâ emek istiyor. O emeği göstermezsek, en doğru haberi bile yanlışa çevirebiliriz.

Bugün X, bir ülkenin gündemini tek başına belirleyebilecek bir güçte. Ama bu gücün karşısında duracak tek şey, bireyin sorgulama refleksi ve çok kaynaktan beslenme alışkanlığıdır. Aksi hâlde, ekran parmaklarımızı değil, aklımızı yönlendiren bir aygıta dönüşür.

Teknoloji ilerler, platformlar değişir. Ama ne olursa olsun, gerçek şu ki: Bilgiye ulaşmak özgürlük değil, onu anlayabilmek marifettir.