Arnavutluk, tüm dünyada bir ilke imza attı: Yapay zeka destekli bir bakan atadı. Adı Diella. Fiziksel bir varlığı yok, sadece kodla ve sesle çalışıyor. Resmi görevi, kamu ihalelerini denetlemek ve bu süreçteki yolsuzlukları ortadan kaldırmak. Kulağa ideal bir çözüm gibi geliyor, değil mi? Ama "ideal" kelimesi, çoğu zaman en çok sorgulanması gereken kelimelerden biridir.
Diella, Ocak 2025'te e-Albania platformunda bir sanal asistan olarak göreve başlamıştı. Şimdi ise, bir bakanlık düzeyine yükseldi. Ülke Başbakanı Edi Rama, bu tarihi dönüşümü "sunuşların değil, puanların konuştuğu bir ülke" diyerek kutluyor. Ancak herkes aynı heyecanı paylaşmıyor. Bazıları, fiziksel rüşvetin yerini daha görünmez ve dijital manipülasyonların almasından endişe duyuyor. En kritik soru ise şu: Diella'nın kodlarını kim yazdı ve bu kodlar kim tarafından denetleniyor?
İnsan faktörü, çoğu zaman hata, nepotizm, baskı ve tehdit demektir. Yapay zekanın bu tür kusurlardan arınmış olması elbette umut verici. Kamu işlemleri hızlanabilir, bürokrasi azalabilir ve kararlar daha nesnel alınabilir. Ancak unutmamalıyız ki, algoritmalar da insan ürünüdür. Eğitildikleri veri setleri taraflıysa, sonuçlar da taraflı olur. Şeffaflık vaadi, ancak kodların ve kararların arkasındaki kriterlerin açık olmasıyla anlam kazanır.
Diella'nın hukuki statüsü de hala belirsiz. Anayasal bir zemini var mı? Yetki sınırları nerede başlıyor, nerede bitiyor? Olası bir hatanın sorumluluğunu kim üstlenecek? Muhalefet, bu atamayı bir PR hamlesi olarak görüyor. Çünkü bir konuda "ilk" olmak, her zaman "en doğru" olmak anlamına gelmez.
Yapay zeka ile yönetim fikri heyecan verici olabilir. Ancak bu heyecan, sorgulama ve eleştirel düşünceyle dengelenmediğinde, kolayca manipülasyona dönüşebilir. Diella'nın varlığı, bize geleceğe dair bir umut ışığı sunuyor; ama aynı zamanda bu teknolojinin getirdiği gölgelerden gelen sorulara da hazırlıklı olmak gerekiyor. Teknoloji ilerliyor, ama ilerlemek ancak sorgulamayı unutmamakla mümkündür.