Hayat bazen iki uçta yaşanır… Bipolar bireylerin iniş ve çıkışlarla dolu dünyasına tanık olun, empatiyle bakmayı öğrenin.
İki Uçta Zorlu Yaşam
Bazen gökyüzü o kadar parlaktır ki, içimizdeki enerji taşar, dünyayı değiştirecek gücümüz varmış gibi hissederiz. Ama bazen de öyle bir karanlık çöker ki, en basit bir adım bile imkânsız görünür. İşte bipolar bireyler tam da bu iki uçta yaşar; bir gün ışığın en yakıcı halinde, ertesi gün karanlığın en ağır yükünde.
Onların hayatına dokunanlar, bu gelgitleri en yakından hisseder. Bir anne-baba için evladının bir gün kahkahalarla dolup taşması, ertesi gün sessizliğe gömülmesi tarifsiz bir endişedir. Bir arkadaş için dünün neşeli sohbetlerinin bugün yerini derin bir suskunluğa bırakması, çoğu kez anlaşılması zor bir durumdur. Bir sevgili içinse, sabahın erken saatlerinde tutku dolu sözler söyleyen birinin akşam olduğunda tüm duvarlarını örmesi, yorucu ve kırıcı olabilir.
Ama bütün bu iniş çıkışlar bir tercihten değil, beynin farklı çalışmasından doğar. Bu yüzden bipolar bireyleri yargılamak kolay, anlamaya çalışmak ise en kıymetli davranıştır. Toplum çoğu zaman bu insanları “zararlı” ya da “tehlikeli” olarak görür, ama gerçek böyle değildir. Tedaviyle, destekle, sevgiyle; onlar yaratıcı, üretken, güçlü bireyler olabilir. Hatta çoğu zaman farklı bakış açılarıyla hayatımıza renk katarlar.
Belki de asıl mesele, onların iniş çıkışlarına ayak uydurabilmekte saklıdır. Bir gün ışığa eşlik etmek, ertesi gün karanlıkta yanlarında oturmayı bilmek… Çünkü sevgi sadece kolay zamanlarda değil, en zor anlarda da yanında kalabilmektir.
Bipolar bireyleri anlamak, değişken ruh hallerine sabır gösterebilmektir. Onları dışlamak değil, desteklemek gerekir. Çünkü her insan, anlaşılmayı hak eder.