Değer görmek için ‘o kişi’ olmak şart mı? Ünlülüğün, popülerliğin ve alkışların gölgesinde insanın kendi değerini sorgulatan bir yolculuk...

Hayatın her alanında insanlar arasında görünmez bir ayrım vardır. Kimi zaman bu ayrım, ünlü ve sıradan insanlar arasında daha belirgin hâle gelir. Ünlü birinin küçük bir hareketi bile ilgi uyandırırken, sıradan insanların varlığı çoğu zaman fark edilmez. Bir ünlü, öksürdüğünde yanına koşacak onlarca insan bulunur. Oysa sıradan birinin çığlığı bile çoğu zaman duyulmaz. İşte bu durum, “o kişi olabilmek” kavramını akıllara getirir.

“O kişi” olmak sadece ünlülükle sınırlı değildir. Arkadaşlık ilişkilerinde, aile içinde veya sosyal çevrede de aynı fark gözlemlenir. Popüler olanların sözleri daha çok dikkate alınır, hataları görmezden gelinir. Değer, çoğu zaman kişinin kim olduğundan değil, toplumun gözünde tuttuğu yerden gelir. Bu nedenle birçok insan, yalnızca değer görebilmek için “o kişi” olmayı ister.

Ancak bu noktada önemli bir soru ortaya çıkar: Gerçekten değerli olmak için “o kişi” olmamız mı gerekir? Başkalarının gözünde görünür olunca mı var oluruz, yoksa sıradanlığımızla da kıymetli olabilir miyiz? Ne yazık ki çoğu insan, kendi kimliğini kaybetme pahasına bile olsa alkışların peşinden koşar. Oysa bu çaba, çoğu zaman içsel bir boşluğu dolduramaz.

Evet, herkes “o kişi” olmak ister. Ama asıl değer, herkesin kopyalamaya çalıştığı o kişi değil; kendi yolunu çizebilen, kendi kimliğini koruyabilen insandır.