Yatırım dünyasında moda olanlar gelir geçer. Bir dönem döviz parlar, bir dönem altın. Kripto paralar, hisse senetleri, borsa dalgalanmaları... Hepsi zamanın ruhuna göre yükselir, sonra yerini başka bir heyecana bırakır. Ama bir yatırım vardır ki, modaya değil zamana oynar: Toprak.
Toprağın en büyük avantajı, sınırlı ve kalıcı olmasıdır. Yeni para basabilirsiniz, yeni şirketler kurabilirsiniz ama yeni toprak yaratamazsınız. Bu yüzden özellikle şehirlerin büyüme aksında yer alan arsalar ve tarlalar, yıllar geçtikçe değer kazanır.
Bugün imarsız görünen bir arazi, yarın bir konut alanına, sanayi bölgesine ya da ticaret merkezine dönüşebilir. İşte bu noktada sabır devreye girer. Toprak, kısa vadeli kazanç peşinde koşanlara değil, beklemeyi bilenlere hitap eder.
İzmir gibi göç alan, nüfusu artan, altyapı yatırımları hızlanan şehirlerde bu gerçek daha da belirgin.
Torbalı, İzmir–Aydın otoyolu ve sanayi yatırımlarıyla hem konut hem ticaret açısından gelişim potansiyeli taşıyor.
Menderes, geniş tarım arazileri, denize yakınlığı ve havalimanı komşuluğuyla cazip bir seçenek sunuyor.
Buca Kaynaklar ve çevresi, doğayla iç içe olmasının yanı sıra şehir merkezine yakınlığı ve hâlâ erişilebilir fiyatlarıyla dikkat çekiyor.
Menemen–Aliağa hattı, İzban bağlantısı ve sanayi bölgeleri sayesinde uzun vadeli değerlenme potansiyeline sahip.
Urla ve Seferihisar ise yazlık ve kalıcı yaşam talebinin arttığı sahil ilçeleri olarak toprağın değerini koruyan bölgeler arasında yer alıyor.
Toprak, sadece kazanç değil; gelecek nesillere devredilecek bir mirastır. Krizler geçer, borsa düşer, kur oynar... Ama toprak hep yerinde durur. Ve sabredene kazandırır.