Bir zamanlar evde konuşulan sadece evde kalırdı. Şimdi mutfakta ettiğiniz bir sohbet, birkaç saat sonra cep telefonunuza düşen reklamla önünüze çıkıyor. "Tesadüf" deyip geçmek kolay ama artık kimse bu tesadüflere gerçekten inanmıyor. Çünkü dijital dünyanın sessiz dinleyicileri çoktan aramıza karıştı.

Siri, Alexa, Google Asistan… Kulağa sevimli geliyor, değil mi? Bir şarkı çalıyorlar, yemek tarifi buluyorlar, hatta size günaydın bile diyorlar. Ama asıl işleri bu kadar masum mu? Bu sistemlerin sürekli “uykuda” olması, onları tamamen sessiz sanmamıza neden oluyor. Oysa bu uykunun anlamı, tetikte bekleyen bir kulak olmaktan başka bir şey değil.

Bazı teknoloji devleri, bu cihazların sadece "anahtar kelime" duyunca aktif hale geldiğini söylüyor. Peki, ama o kelimeyi duyabilmesi için zaten her an dinliyor olması gerekmiyor mu? Üstelik bazı şirketlerin çalışanlarının bu kayıtları incelediği, ses örneklerinden kullanıcı davranışlarını analiz ettiği bile itiraf edildi.

Sadece evdeki akıllı hoparlörler değil, cep telefonlarımız da benzer şekilde çalışıyor. Mikrofon izinleri bir kez verildiğinde, hangi uygulamanın ne zaman aktifleştiğini takip etmek neredeyse imkânsız. Üstelik sadece konuşmalar değil; ortam sesleri, hatta duygusal tonlamalar bile yapay zekâ destekli sistemler tarafından sınıflandırılıyor. Ne dediğimiz kadar nasıl dediğimiz de artık kayıt altında.

Bu, yalnızca kişisel mahremiyetin ihlali değil. Aynı zamanda davranışsal yönlendirme anlamına geliyor. Duygularınız, düşünceleriniz, hatta özel anlarınız bile bir veri setine dönüşüyor. Sonra o veriler algoritmalarla yoğrulup karşınıza çıkan içerikleri, reklamları, hatta önerileri şekillendiriyor.

Kimi zaman sesimizi arayan bir dost, kimi zaman sadece bizi anlayacak biri olsun istiyoruz. Ama dikkat edin, bu dijital dostlar sadece dinlemiyor; analiz ediyor, satıyor ve yönlendiriyor. Ve en kötüsü, biz bu ilişkiyi gönüllü sürdürüyoruz.
Belki artık şunu sormalıyız: Evinizde biri sürekli sizi dinlese, bir noktadan sonra ona ne söyleyeceğinizi mi düşünürdünüz, yoksa hiçbir şey söylememeyi mi tercih ederdiniz? Cevabınız ne olursa olsun, mikrofon açık. Ve o ses yalnızca size ait değil.