1918’e gelindiğinde I. Dünya Savaşı, Osmanlı’nın da içinde bulunduğu İttifak devletleri için tam bir felakete dönüşmüştü. Bolşevik İhtilali Rusya’yı savaş dışı bırakmış, umutları yeşertmişti. Ama aynı yıl ABD’nin savaşa girmesi, yenilgiyi kaçınılmaz kıldı. Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı barış yolları aramaya başladı. Wilson Prensipleri, Türk çoğunluklu bölgelerde bağımsız devletin dokunulmayacağını vaat ediyordu. İngiltere ve Fransa da benzer mesajlar vermişti; ama samimiyetten uzaktı. Eylül 1918’de Bulgaristan ateşkes imzalayınca Osmanlı’nın kara bağlantısı kesildi. Trakya ve İstanbul savunmasız kaldı. Filistin-Suriye cephesinde İngiliz saldırısı Osmanlı ordusunu dağıttı. 5 Ekim’de İtilâf kuvvetleri Trakya’ya yönelirken Osmanlı, İspanya aracılığıyla barış teklif etti. Almanya ve Avusturya da benzer adımlar attı; ama cevap gelmedi. Meclis, Talat Paşa hükümetine güvensizlik oyu verdi. 14 Ekim’de Ahmed İzzet Paşa yeni hükümeti kurdu; Rauf Bey Bahriye Nazırı oldu. İlk iş, İngiliz Generali Townshend üzerinden barış görüşmesi başlatmaktı. Teklif Amiral Calthorpe’a ulaştı; 23 Ekim’de müzakere daveti geldi. Heyet başkanlığı tartışması yaşandı; Sultan Damad Ferid’i isterken hükümet Rauf Bey’i seçti. Padişah, saltanat haklarının korunmasını ve idari muhtariyet şartını talimat verdi. Hükümet ise Wilson’a bel bağlayarak dört ana talepte bulundu. Bunlar: Yönetime karışılmaması, yabancı asker çıkarılmaması, para yardımı ve Boğazlar’ın şartlı açılmasıydı. Osmanlı heyeti, Limni’deki Agamemnon zırhlısında dört gün müzakere etti. 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalandı; şartlar dikte edilmişti. Mütareke, Osmanlı savunma sistemini neredeyse tamamen yok etti. Fazla asker terhis edilecek, savaş gemileri teslim edilecekti. Hicaz, Yemen, Suriye, Irak’taki birlikler ve Trablus subayları esir olacaktı. Boğazlar açılacak, demiryolları ve limanlar İtilâf’a bırakılacaktı. 7. madde, güvenlik gerekçesiyle herhangi bir noktanın işgaline kapı açıyordu. 24. madde, altı vilâyette karışıklık halinde işgal hakkı tanıyordu. Mütareke, Osmanlı’nın altı asırlık tarihinin sonunu haber veriyordu. İttihat ve Terakkî, 1 Kasım’da kendini feshederek liderlerini kaçırdı. Saray ve hükümet, mütarekeyi olumlu bir adım gördü; Meclis ise ağır buldu. Muhalifler, iktidarın çöküşüyle yetindi. Ama 7 ve 24. maddeler, işgallerin kapısını araladı; Musul hemen işgal edildi. Kasım 1918’den itibaren ülke her yandan işgale uğradı. Bu dramatik çöküş, Türk milletini Mustafa Kemal önderliğinde İstiklâl Savaşı’na sürükledi. Ve sonunda bağımsız Türkiye Cumhuriyeti doğdu. Mustafa Kemal Atatürk, Mondros Mütarekesi’ni “imparatorluğun ölüm fermanı” olarak niteledi. Ağır şartlarını “kabul edilemez bir teslimiyet” diye eleştirdi ve 7. ile 24. maddeleri “işgalin açık kapısı” olarak gördü. Nutuk’ta, “Mondros Mütarekesi, memleketi savunmasız bırakan bir belgeydi; düşman bu mütareke ile her istediği yeri işgal etme hakkını elde etmişti” dedi. “Bu mütareke, Osmanlı Devleti’ni bir harabe haline getirdi; millet bu felaketi ancak kendi iradesiyle kurtarabilirdi” ifadesini kullandı. Mondros’u “esaret belgesi” sayarak “Mütareke değil, istiklâl mücadelesi” gerektiğini vurguladı.
30 Ekim Mondros Mütarekesi: Tarihimizin yıkıcı belgelerinden biri, kara bir gün
Kaan Çağlayangöl
Yorumlar
Trend Haberler
İzmir’de 4 Aralık Perşembe elektrik kesintisi: İşte ilçe ilçe kesinti listesi
Uğur Dündar, Sözcü Medya Grubu Başkanlığı görevine Yılmaz Özdil'in gelmesi üzerine görevinden ayrıldı
Türkiye'nin yeni il adayları belli oldu, listede İzmir'den dört ilçe var
Çeşme’deki motosiklet kazası can kaybını ikiye çıkardı
İzmir’i 4 Aralık’ta nasıl bir hava bekliyor?
İzmir’de 4 Aralık’ta 5 ilçede su kesintisi: İşte mahalle mahalle saatler
İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Kooperatifçilik Buluşmaları düzenliyor
Vestel, 6 bin kişiyi işten çıkardı
Buca’nın geleceği şekilleniyor: Güney Planlama Bölgesi İmar Planı meclisten geçti
Torbalı’da sebzeler erken olgunlaştı: Fiyatlar düşüşe geçti