Dolaplar dolu, zihinler dağınık. Evler büyüdükçe içimiz daralıyor, eşyalar arttıkça huzur azalıyor. Tam bu noktada minimalizm, bir kurtuluş vaadi gibi çıkıyor karşımıza: “Az eşya, çok özgürlük.” Peki, gerçekten öyle mi? Küçülerek mi kurtulacağız, yoksa yeni bir modanın daha düzgün paketlenmiş haline mi kapılıyoruz?
Minimalizm, popüler kültürün elinde çoğunlukla parlak bir estetiğe dönüşüyor: Beyaz duvarlar, sade mobilyalar, iki kupalı mutfaklar. Fotoğraflarda çok güzel görünüyor. Ancak gerçek hayatta mesele iki tişört, tek sandalye değil. Minimalizmin özü, niyet. Neyi azalttığın kadar, neye yer açtığınla ilgili.
Bazen "az"ı abartıyoruz. Eşya atmayı özgürlük sanıyor, bir süre sonra da yine aynı döngüye düşüyoruz: Attığımızın daha yenisini, daha “minimal” olanını satın alıyoruz. Böyle olunca minimalizm, tüketimin başka bir maskesi oluyor. Şık bir sadelik estetiği uğruna, yeni masraflar çıkarıyoruz. Oysa amaç, estetik bir imaj kurmak değil; hayatın ağırlığını hafifletmek.
Gerçek minimalizmin üç düzlemi var: Mekan, zaman ve zihin. Mekanda sadeleşmek, evi otel lobisine çevirmek değil; ihtiyaç dışı yüklerden kurtulmak. Zamanda sadeleşmek, her boşluğu ekranla doldurmamak. Zihinde sadeleşmekse, kıyas ateşini söndürmek ve "her şeyi kaçırıyorum" paniğini yumuşatmak.
Minimalizm, "yoksullaşmak" değildir. Tam tersine, elindekinin değerini artırma sanatı. Sadelik, sayı değil, uyum meselesidir. Yaşam tarzınla, gelir düzeyinle ve hayallerinle uyumlu bir ritim bulmak... Yoksa herkes için aynı "az" yoktur.
Bu bir yarış değil. Kaç eşyaya indiğinizi ilan edeceğiniz bir madalya töreni yok. Sadelik, sessiz bir özgürleşme biçimi. Gürültüsü az, etkisi derin. Bazen bir fincan kahveyi balkonda sakince içebilmeyi yeniden hatırlatır. Bazen de "hayır" demenin bedelini hafifletir. Küçülerek kurtulur muyuz? Eğer küçülmek, kendimize yaklaşmaksa evet. Eğer küçülmek, "daha az gösteriş, daha çok anlam" demekse evet.
Minimalizm, eşyalarla değil, seçimlerimizle ilgilidir. Şekille değil, şuurla. Az şeyle değil, az gürültüyle yaşamak… Belki ihtiyacımız olan tam da budur.