Bir zamanlar kahvehanelerin loş ışıklı arka odalarında gizli gizli oynanan oyunlar vardı. Kumar, yalnızca belirli bir çevrenin, kapalı kapılar ardında sürdürdüğü bir alışkanlıktı. Bugün ise bu alışkanlık, modern dünyanın en hızlı ve en yıkıcı virüslerinden biri olarak cebimize kadar girdi. Telefonlarda, bilgisayarlarda, tabletlerde… "Oyun" adı altında pazarlanan renkli uygulamalar, aslında gençleri fark ettirmeden kumara alıştırıyor ve onları derin bir girdaba çekiyor.
Sanal kumar bağımlılığı, ne yazık ki ülkemizde giderek büyüyen bir sosyal sorun haline geldi. Kağıt üzerinde yaş sınırları olsa da, ekranın başındaki gençleri kim denetliyor? Çoğu zaman hiçbir mekanizma işlemiyor. Bu yasal boşluktan faydalanan siteler, göz alıcı grafiklerle, cazip "ilk üyelik" kampanyalarıyla ve "bir tıkla zengin ol" gibi boş vaatlerle gençleri adeta mıknatıs gibi çekiyor. Oysa bu aldatıcı sistemin sonunda zenginleşenler, hiçbir zaman gençler değil, sistemin ta kendisi oluyor.
Gençleri bu tehlikeli yola iten sebepler çok katmanlı. Birincisi, ergenlik çağının getirdiği merak duygusu. Her yasaklı şeyde olduğu gibi, sanal kumar da onlara gizemli ve çekici geliyor. İkincisi, ekonomik sıkıntılar, işsizlik ve gelecek kaygısı gibi derin toplumsal sorunların yarattığı umutsuzluk. "Belki bir şansla hayatım değişir" düşüncesi, onları büyük riskler almaya yönlendiriyor. Son olarak, dijital çağın getirdiği yalnızlık! Arkadaş yerine ekran, gerçek bir paylaşım yerine sanal bir heyecan arayışı.
Ama kumarın doğası bellidir; kazandırmaz, daima kaybettirir ve süründürür. Önce küçük paralarla başlayan bu süreç, zamanla kontrol edilemez bir bağımlılığa dönüşür. Çocuğunuzun okul başarısı düşer, sosyal ilişkileri zayıflar, kendini odasına kapatır. En sonunda da sadece parasını değil, özgüvenini, sosyal çevresini ve geleceğini kaybeder.
Bu sessiz tehdide karşı ailelere ve topluma büyük görevler düşüyor. Öncelikle sanal kumarın bir "eğlence" değil, yıkıcı bir bağımlılık olduğunu açıkça konuşmak gerek. Okullarda bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı, aileler çocuklarının internet kullanımını yakından takip etmeli. Ama en önemlisi, gençlere yalnız olmadıklarını, onlara güvenli bir liman sunulduğunu hissettirmek. Çünkü bu tehdide karşı en güçlü panzehir, sağlam bir bağ ve umut dolu bir gelecektir.
Unutmayalım: Her kaybolan genç, aslında geleceğimizden eksilen bir parçadır. Sanal kumar sessiz ama yıkıcı bir tehdittir. Eğer bu gerçeği görmezden gelirsek, faturasını hepimiz ödeyeceğiz.