Ayhan Işık, asıl adıyla Ayhan Işıyan, 5 Mayıs 1929’da İzmir’de Selanik göçmeni bir ailenin altıncı çocuğu olarak doğdu. Lisede Mahir İz, Salah Birsel ve Rıfat Ilgaz gibi değerli isimlerin öğrencisi oldu. Safa Önal, Ferruh Doğan ve Semih Balcıoğlu gibi isimlerle okul arkadaşlığı yaptı. İstanbul Darphanesi’nde ressamlık yaptıktan sonra, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisi oldu. Akademide Fikret Otyam, Altan Erbulak ve Orhan Peker gibi isimlerle aynı dönemi paylaştı. Akademi yıllarında, Sezai Solelli’nin yazı işleri müdürü olduğu Yıldız mecmuasına ressam olarak girdi. Solelli’nin teşvikiyle 1951’de derginin “Artist” yarışmasına katıldı ve Belgin Doruk ile birinciliği kazandı. Bu başarıyla Işıyan soyadını “Işık” olarak değiştirdi. Aynı yıl, Münir Hayri Egeli’nin “Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan” filminde yardımcı rolle sinemaya adım attı. Ömer Lütfi Akad ile çalışmaya başlayan Işık, 1952 yapımı “Kanun Namına” filmiyle büyük beğeni topladı.
1953’te akademiden mezun olan Işık, Akad’ın “Katil” ve “Öldüren Şehir” filmlerinde rol aldı. 1955’te “Kardeş Kurşunu”, 1970’te “İngiliz Kemal Lawrence’e Karşı” gibi yapımlarda yer aldı. 1957’de Osman Seden’in “Bir Avuç Toprak” filminde oynadı. Hollywood hayaliyle 1959’da ABD’ye giden sanatçı, küçük roller aldı ve sinema üzerine araştırmalar yaptı. Türkiye’ye döndüğünde, setlerde oyuncuların haklarına ve disipline verdiği önemle yapımcılara örnek oldu. 1961’de Vedat Türkali’nin “Otobüs Yolcuları” ile Yeşilçam’a geri döndü. Aynı yıl Belgin Doruk’la oynadığı “Küçük Hanım” filmi seyirciden büyük ilgi gördü. 1965’te Kemal Tahir’in “Namusum İçin”, 1969’da Peyami Safa’nın “Cingöz Recai” uyarlamalarında rol aldı. Metin Erksan, Ertem Göreç ve Halit Refiğ gibi ustalarla çalıştı, pek çok ödül kazandı. 1954’te Türk Filmleri Festivali’nde, 1962 ve 1965’te Ses ve Artist dergilerinde “En Başarılı Erkek Oyuncu” seçildi.
1970’lerde sahneye çıkarak klasik Türk müziği denemeleri yaptı, 45’lik plak doldurdu. 1975’ten sonra yapımcı, senarist ve yönetmen olarak sinemaya katkıda bulundu. 1976’da “Örgüt” filmini yönetti ve başrolünde oynadı. Aynı dönemde İtalya’da Klaus Kinski ile iki film çekti; ancak bu filmler Türkiye’de sansür nedeniyle gösterime girmedi. Yeşilçam’da mert, bıçkın delikanlı rollerine hayat veren Işık, 200’e yakın filmde oynadı. Seyirciler ona “Taçsız Kral” lakabını taktı. Hollywood deneyiminden sonra, Türk sinemasında oyuncuların haklarını savundu ve “Sinema Kanunu” çıkarılması gerektiğini vurguladı. 1970’lerde yazdığı “Hayatım” hatıratı ve “Aşka İnanmıyorum” resimli romanı vefatından sonra yayımlandı. Sadri Alışık ile dostluğu, “Küçük Hanım” serisiyle pekişti ve “Yeşilçam’ın Bıçkın Delikanlıları” olarak anıldılar. 13 Haziran 1979’da beyin kanaması geçiren Işık, 16 Haziran 1979’da, 50 yaşında hayata veda etti. Çolpan İlhan’ın dediği gibi, “Ayhan Işık bir efsaneydi; Türk sineması onunla çok şey kazandı.”
Bugün Ayhan Işık'ın İzmirli olduğunu belki de çok az kişi biliyor fakat Ayhan Işık da İzmir'den çıkmış olan bir çok sanatçı gibi İzmir'i yansıtıyor ve tüm sanatını Türkiye'ye anlatıyor. Kendini rejisörlere ezdirmeyen aktör olarak tanıtan Işık, bugün halen bir çok oyuncuya örnek oluyor.