Türkiye’de basketbolun 120 yıllık hikâyesi, aslında bu ülkenin modernleşme serüveninin kısa özetidir. 1904’te Robert Kolej’in bahçesinde top sektiren çocuklar, farkında olmadan bir devrimin tohumlarını atıyordu. Osmanlı subayları bile Harbiye’de basketbol oynarken, sporun sadece beden değil, disiplin eğitimi olduğunu anlamıştı. 1924’te İstanbul Erkek Lisesi ile Robert Kolej arasında oynanan ilk resmi maç, Cumhuriyet’in sporla nefes aldığını gösteriyordu. Galatasaray 1930’da, Fenerbahçe ve Beşiktaş hemen ardından şube açınca, basketbol tribünlere değil, kalplere yerleşti. 1933 İstanbul Ligi şampiyonu Galatasaray, bu topraklarda basketbolun ilk bayrağını dalgalandırdı. Kadınlar sahalara 1930’ların ortasında indi; o cesaret, bugünün WNBA hayranı kız çocuklarımıza miras kaldı. 1952 Helsinki Olimpiyatları’nda ilk kez yer alan milli takım, yenilse de “Biz de varız” diye haykırdı. 1950’de kurulan Türkiye Basketbol Federasyonu, kağıt üstünde değil, salonlarda hayat buldu. 1960’larda kapalı spor salonlarının yükselişi, kışın bile pota altında ter dökebilmemizi sağladı. Efes Pilsen’in 1996’da Koraç Kupası’nı kazanması, Türk basketbolunun Avrupa’ya “Merhaba” dediği gündü. 2001’de İstanbul’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası finali, 12 Dev Adam’ın gümüş madalyasıyla unutulmaz oldu. 2010 Dünya Şampiyonası’nda ay-yıldızlı formayla finale yürümek, bir neslin uykusuz gecelerinin en tatlı bahanesiydi. O gümüş madalya, salonları dolduran milyonlarca çocuğa “Sen de yapabilirsin” mesajı verdi. Bugün Anadolu’nun en ücra köşesinde bile potası olan köy, basketbolun tabana ne kadar yayıldığının kanıtıdır. TBF’nin altyapı projeleri, her yıl binlerce çocuğu sokaklardan salonlara taşıyor. Kadın milli takımımızın son yıllardaki yükselişi, 1930’larda top koşturan kızların ruhunun hâlâ yaşadığını gösteriyor. Türk basketbolu, EuroLeague’de kupa kaldıran takımlarıyla artık “sürpriz” değil, “favori” kategorisindedir. 120 yıl önce bir avuç öğrencinin merakla çevirdiği top, bugün milyonların tutkusu oldu. Bu hikâye bitmedi; her yeni pota, her yeni çocuk, bu masalı biraz daha büyütüyor.