Bazen hayatı fazla ciddiye alıyoruz. Hep bir yerlere yetişme telaşı, hep bir şeyleri ispatlama çabası… Kendi değerimizi göstermek için uğraşırken en çok kendimizi kaybediyoruz. Ve bir gün, tam da bu koşturmacanın ortasında, nefesimiz kesiliyor: “Ben gerçekten mutlu muyum?”

Pozitif olmak, çoğumuzun sandığı gibi sabah kalkınca takılan bir maske değil. Hayat zor diye gerçeği görmezden gelmek hiç değil. Pozitiflik; kökleri derinde, gövdesi sağlam bir ağaç gibi, kendini bilmekle, kendini sevmekle oluşuyor. Ama bu hal zorla olmuyor. Kendin olmadan olmuyor.

Bir düşün. En huzurlu hissettiğin anlar hangileriydi? Herkesin senden ne beklediğine değil, kendi kalbinin fısıldadığına kulak verdiğin anlar değil mi? İçinden geliyorsa kahkaha attığın, gelmiyorsa yüzünü saklamadan asabildiğin… Mutluluğunu olduğu gibi yaşadığın, hüznünü gizlemeden kabul ettiğin… Çünkü biliyoruz ki: kabul edilen her duygu iyileşir, bastırılan her duygu ise bizi içten çürütür.

Pozitiflik, hayata "olumlu" bakmakla başlamıyor. Kendine dürüst olmakla başlıyor. "Ben bunu istemiyorum" diyebilmekle, yeri geldiğinde “hayır” diyebilmekle, başkalarının sınırlarını çizerken kendi sınırlarına da sahip çıkmakla başlıyor. Ve inan bana, bu gücü bulan insan zaten daha sakin, daha huzurlu ve daha pozitif olur. Çünkü artık kendini sahte gülüşlerin arkasında saklamaz.

Kendi hayatımda gördüm: Pozitiflik bulaşıcıdır. İçten bir teşekkür, samimi bir “iyi ki varsın” karşı tarafın gününü değiştirebilir. Belki de senin fark etmediğin küçük bir iyilik, başkasının kalbinde kocaman bir ışık yakar. O ışık bir zincir gibi etrafa yayılır. Ve bunun için süper kahraman olmana gerek yok. Tek yapman gereken, olduğun gibi davranmak.

Hayat zor, bunu hepimiz biliyoruz. Ama bir şeyi değiştirmek elimizde: Nasıl yaşadığımızı. Kendine şefkat gösterdiğinde, başkalarına da öyle davranıyorsun. Artık iyi hissetmek için başkasının onayına ihtiyaç duymuyorsun. Çünkü sen zaten olduğun halinle yeterlisin.

Bugün kendine dön. Ruhuna iyi gelen ne varsa onu yap. Gülmek istiyorsan gül, susmak istiyorsan sus. Ama ne yaparsan yap, içinden gelsin. Çünkü kendin olmaktan daha pozitif bir şey yok.

Ve unutma… Sen içten geldiğin gibi yaşadığında, hayat da sana içten davranıyor. Yani belki de bugüne kadar aradığın huzur bir başkasında ya da bir şeyde değil… Senin en saf halindeydi.