Toplumlar, bireylerin bir arada uyum içinde yaşayabilmesi için belirli kurallara ve değerlere sahiptir. Ancak son yıllarda bu değerlerin giderek kaybolduğunu üzülerek ve endişeyle gözlemliyorum. Saygı, nezaket ve hoşgörü gibi temel ilkeler her dönemin vazgeçilmezidir. Ancak, modern dünyanın hızla değişen yapısı, bireylerin görgü kurallarına verdiği önemi azalttı, bu da toplumsal bağların zayıflamasına, saygının erozyona uğramasına ve sosyal sağlığın zarar görmesine yol açtı.
Görgü kuralları neden önemlidir?
Görgü kuralları, toplumu oluşturan bireyler arasında saygı ve anlayışın temel taşıdır. Günlük hayatta farkına bile varmadan uyguladığımız bu kurallar, bireyler arasındaki ilişkileri düzenler ve toplumsal düzeni sağlar. Selam vermek, teşekkür etmek, söz kesmemek, empati yapmak gibi basit ama etkili davranışlar, hem kişisel hem de toplumsal huzurun korunmasına katkı sağlar.
Ancak, son yıllarda bu değerlerin göz ardı edildiğine ve bireylerin giderek daha bencil davrandığına şahit oluyoruz. Dijital dünya, insanların iletişim biçimini değiştirirken nezaketin ve hoşgörünün ikinci plana itilmesine neden olabiliyor. Sosyal medya, anonimlik ve hızlı tüketim anlayışı, insanların birbirlerine karşı daha düşüncesiz olmasına yol açarken, gerçek hayattaki etkileşimleri de olumsuz yönde etkiliyor.
Topluma ve sosyal sağlığa zararları
Görgü kurallarının kaybolması, toplumda hoşgörü eksikliğine, empati kaybına ve bireyler arasındaki mesafenin artmasına neden oluyor. Bu durum, toplumsal dengenin bozulmasına ve sosyal çöküşe zemin hazırlıyor. İnsanlar arasındaki dayanışmanın ve güven duygusunun zayıflaması, yalnızlık hissinin ve psikolojik problemlerin artmasına sebep olabiliyor. Ayrıca, bu durum yeni nesillerin de benzer bir tutum benimsemesine neden olarak olumsuz döngüyü devam ettiriyor.
Örneğin, İzmir’de toplu taşıma araçlarında yaşlılara ve hamilelere yer verme alışkanlığının giderek azaldığını gözlemliyoruz. Eskiden bir gelenek olan bu davranış, yerini bireysel konforu önceleyen bir tutuma bırakmış durumda. Bir başka örnek ise, özellikle restoranlarda ve kafelerde çalışanlara karşı saygılı iletişimin azalmasıdır. Müşterilerin çalışanlara nezaketsiz ve kaba bir şekilde hitap etmesi, toplumsal saygının nasıl aşındığını net bir şekilde gözler önüne seriyor. Eskiden İzmir’de insanlar birbirini tanısa da tanımasa da “Merhaba” der, bir tebessümle selamlaşırdı. Yerde bir çöp gören kişi, kime ait olduğuna bakmaksızın onu alıp çöp kutusuna atardı. Gençler, hem çocuklara hem de büyüklere karşı saygılıydı. Bunlar sadece görgü kuralları değil, aynı zamanda toplumu bir arada tutan değerlerdi. Zaten bu değerler, her sabah okullarda okunan Andımız ile de hatırlanırdı. Andımız, Türkiye’deki ilköğretim okullarında 1933-2013 yılları arasında her sabah öğrencilere okutulan bir bağlılık yemini olup, “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım. İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.” şeklinde başlamaktaydı. Ne kadar değerliydi. Acaba artık Andımızı okumadığımız için bu değerleri kaybetmiş unutmuş olma ihtimalimiz var mı?
Bu durumu nasıl tersine çevirebiliriz?
İzmirli Kadın Girişimciler Derneği olarak, toplumdaki bu bozulmaya seyirci kalmak yerine, farkındalık yaratmanın ve değişimi tetiklemenin bir görevimiz olduğuna inanıyoruz. Peki, bu durumu nasıl tersine çevirebiliriz? Birlikte ne yapabiliriz?
-
Farkındalık Yaratmak: Eğitime ve bilinçlendirme çalışmalarına önem vererek, nezaketin ve saygının önemini vurgulayan projeler geliştirmeliyiz.
-
Rol Model Olmak: İş dünyasında ve sosyal yaşamda rol model olarak, genç nesillere doğru değerleri aktarabiliriz. Basit bir "teşekkür ederim" ya da "rica ederim" bile fark yaratabilir.
-
Değer Yaratmak: Sosyal projeler ve bilinçlendirme kampanyaları düzenleyerek, toplumun her kesimini bu sürecin içine katmalıyız.
-
Dijital Dönüşümü Doğru Kullanmak: Sosyal medya ve dijital mecralarda etik kuralların ve görgü kurallarının yaygınlaştırılması için çalışmalar yürütmeliyiz.
Bizler, İzmirli kadın girişimciler olarak sadece ekonomik kalkınma ile değil, toplumsal değerleri yaşatma ve geliştirme sorumluluğuyla da hareket ediyoruz. Yaşadığımız topluma katkı sağlamak, saygı ve nezaket çerçevesinde şekillenen bir gelecek inşa etmek hepimizin sorumluluğu. İzmir gibi köklü bir kültüre sahip şehirlerde, bu değerlerin daha da öne çıkması için hep birlikte çalışmalıyız.
Toplumsal saygıyı ve nezaketi yeniden inşa etmenin tam zamanı!
Andımızı okuyun Kaybediyoruz...