Terleme, vücudun sıcaklık dengesini sağlamak için doğal bir mekanizma olsa da, günlük yaşamı olumsuz etkileyecek düzeyde terleme “hiperhidroz” olarak adlandırılıyor. Uzmanlar, aşırı terlemenin bazı durumlarda altta yatan hastalıkların belirtisi olabileceğini belirtiyor.
Endokrinoloji ve dermatoloji uzmanlarına göre, aşırı terleme tiroit bezinin fazla çalışması (hipertiroidi), diyabet, obezite, menopoz ve bazı enfeksiyonlar gibi çeşitli sağlık sorunlarının belirtisi olabiliyor. Ayrıca stres, kaygı bozukluğu ve bazı ilaçların yan etkileri de terleme şikâyetini artırabiliyor.
Genetik faktörler de etkili
Aşırı terlemenin bir diğer nedeni ise kalıtsal yatkınlık. Primer hiperhidroz adı verilen bu durumda, kişide başka bir hastalık olmadan sadece ter bezlerinin aşırı çalışması söz konusu oluyor. Özellikle avuç içi, ayak tabanı, koltuk altı ve yüz bölgesinde yoğun terleme gözleniyor.
Çözüm yolları kişiye özel planlanmalı
Uzmanlar, aşırı terleme şikâyeti olan kişilerin mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurarak altta yatan nedenin belirlenmesini öneriyor. Tedavi yöntemleri ise kişiye ve terlemenin şiddetine göre değişiyor.
Doğal yöntemlerle çözüm arayanlara, ter bezlerini uyaracak baharatlı yiyeceklerden kaçınma, pamuklu ve nefes alabilir kıyafetler tercih etme ve stres yönetimi tekniklerini uygulama öneriliyor.
Medikal ve teknolojik tedavi seçenekleri
Aşırı terleme tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden biri botoks enjeksiyonları. Koltuk altı ve avuç içi gibi bölgelerde ter bezlerini geçici olarak durduran bu yöntem, etkisini birkaç ay sürdürebiliyor.
İyontoforez adı verilen yöntemle eller ve ayaklara düşük voltajlı elektrik akımı verilerek terleme azaltılabiliyor. Daha ileri vakalarda ise cerrahi seçenekler gündeme gelebiliyor. Endoskopik torasik sempatektomi (ETS) adı verilen işlemle terlemeyi kontrol eden sinirler devre dışı bırakılabiliyor.
Toplumda farkındalık artıyor
Sağlık uzmanları, aşırı terlemenin sadece kozmetik değil, psikolojik ve sosyal etkileriyle de önemsenmesi gerektiğini vurguluyor. Bu sorunun utanılacak bir durum olmadığını belirten hekimler, erken teşhis ve doğru tedaviyle yaşam kalitesinin ciddi şekilde artırılabileceğini ifade ediyor.