Bosna-Hersek’in bağımsızlığı için mücadele etti
Bergson, Kant ve Spengler’in eserlerinden etkilenen Aliya, inanç sarsıntısı yaşasa da dinle bağını koparmadı. Lisenin ikinci sınıfında Genç Müslümanlar Derneği’ne katılarak mültecilere yardım gibi faaliyetlerde bulundu. II. Dünya Savaşı sırasında, Bağımsız Hırvatistan Cumhuriyeti’nin parçası olan Bosna-Hersek’te el-Hidâye Derneği’ne geçti. 1946’da İslâmî faaliyetleri nedeniyle tutuklanarak üç yıl hapis yattı. Hapisten sonra Halide Hanım’la evlendi, Ziraat Fakültesi’ni bırakıp Hukuk Fakültesi’nden 1956’da mezun oldu. Çeşitli kurumlarda hukuk danışmanlığı yaparak hayatını sürdürdü. Komünist rejimin baskılarına rağmen düşüncelerini yazıya döken Aliya, 1970’te yayımladığı “İslâm Deklarasyonu” ile büyük yankı uyandırdı. Bu bildiri, müslümanlara sorumluluklarını hatırlatarak siyasal baskılara yol açtı. 1983’te “Saraybosna süreci”nde tekrar tutuklanarak 14 yıl hapse mahkûm edildi. Af teklifini reddeden Aliya, 1988’de uluslararası baskılar sonucu serbest bırakıldı. 1990’da Demokratik Eylem Partisi’ni kurarak Bosna-Hersek’in bağımsızlığı için mücadele etti. 1990’da cumhurbaşkanı seçilen Aliya, 1992’de Bosna-Hersek’in bağımsızlığını ilan etti. Sırp saldırılarıyla başlayan savaşı, 1995’teki Dayton Antlaşması ile sonlandırdı. 1996 ve 1998 seçimlerinde Başkanlık Konseyi’ne seçildi, ancak 2000’de sağlık sorunları nedeniyle görevinden ayrıldı. 19 Ekim 2003’te vefat eden İzzetbegoviç, “Doğu ve Batı Arasında İslâm” gibi eserleriyle İslâmî düşünceye katkıda bulundu. İslâm’ı birleştirici bir dünya görüşü olarak savunan Aliya, ahlâk ve adalet temelinde bir toplum düzeni önerdi. Bosna Savaşı sırasında İslâmî değerleri ve Avrupai toleransı vurgulayan Aliya, müslümanların evrensel değerlere bağlı kalarak medeniyetler arası diyalog kurması gerektiğini savundu. İzzetbegoviç’in fikirleri, müslümanların kimlik ve özgürlük mücadelesine ilham vermeye devam ediyor.




