Dünya genelinde erkeklerde en sık, kadınlarda ise meme kanserinden sonra en yaygın ikinci kanser türü olan akciğer kanseri, her yıl milyonlarca kişiyi etkiliyor. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muzaffer Metintaş, hastalığın ortaya çıkışında genetik yatkınlığın yanı sıra çevresel faktörlerin belirleyici olduğunu söyledi. Metintaş, sigara, hava kirliliği ve mesleki maruziyetlerin akciğer kanserinin başlıca nedenleri arasında yer aldığını vurguladı.

Akciğer kanseri genetik yatkınlık kadar çevresel faktörlerle de ilişkili

Acıbadem Eskişehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muzaffer Metintaş, akciğer kanserinin önlenebilir bir hastalık olduğunu vurgulayarak, “Akciğerlerimizle açık temas oluşturan özellikle sigara olmak üzere tüm kanserojen maddelerden uzak durmak gerekir” dedi.

Dünya genelinde erkeklerde en sık, kadınlarda ise meme kanserinden sonra en yaygın ikinci kanser türü olan akciğer kanseri, her yıl milyonlarca kişiyi etkiliyor. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muzaffer Metintaş, hastalığın ortaya çıkışında genetik yatkınlığın yanı sıra çevresel faktörlerin belirleyici olduğunu söyledi. Metintaş, sigara, hava kirliliği ve mesleki maruziyetlerin akciğer kanserinin başlıca nedenleri arasında yer aldığını vurguladı.

“Kanserojen maddeler hücre yapısını değiştiriyor”

Prof. Dr. Metintaş, akciğer kanserinin gelişim sürecinin uzun ve çok faktörlü olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Bir insanda akciğer kanserinin ortaya çıkması için iki temel şartın oluşması gerekir. İlki, genetik olarak kansere eğilimli hücrelere sahip olmaktır. İkincisi ise bu hücrelerin, çevresel kanserojen maddelerle nefes yoluyla temas etmesidir.”

Bu maddelerin, hücrelerin genetik yapısında mutasyonlara yol açarak onları “atipik” hale getirdiğini anlatan Metintaş, “Yapısı değişen bu hücreler kontrolsüz şekilde çoğalarak kansere kaynaklık oluşturabilir” dedi.

“En etkili korunma yöntemi çevresel faktörleri azaltmak”

Yaklaşık 20 yıl sürebilen gen-çevre etkileşimi sonucunda akciğer kanserinin gelişebileceğini ifade eden Prof. Dr. Metintaş, genetik faktörlerin değiştirilemeyeceğini ancak çevresel etkilerin kontrol altına alınabileceğini vurguladı:

“Kanserojen maddelerden uzak durmak gerekir. Sigaradan mutlaka uzak durulmalı. ‘Babam 70 sene içti, yine de 90 yaşında öldü’ diyenler oluyor ama sigara içenlerin yüzde 15’inde akciğer kanseri gelişiyor; bu oran oldukça yüksek. Ayrıca, iş yerlerinde kimyasallara maruz kalan kişiler için de iş güvenliği önlemleri hayati öneme sahip.”

“Hava kirliliği akciğer kanserini tetikliyor”

Prof. Dr. Metintaş, kentlerdeki hava kirliliği seviyelerinin de akciğer sağlığı açısından büyük risk taşıdığını söyledi.

“Havadaki partiküller akciğerlerin uç noktalarına kadar ulaşabiliyor. Bu partiküllerin içinde asbest lifleri ve diğer kanserojen maddeler bulunabiliyor. Hava kirliliği, sigaradan bağımsız olarak akciğer kanserini artıran en önemli çevresel faktörlerden biridir.”

Metintaş, nedensellik zinciri ortadan kaldırılabildiği takdirde akciğer kanserinin büyük ölçüde önlenebileceğini, bu nedenle hastalığın “önlenebilir kanserler” arasında değerlendirildiğini ifade etti.

“Artık akciğer kanserinde radikal tedaviler mümkün”

Gelişen tıp teknolojilerinin, hem tanı hem de tedavi süreçlerinde büyük kolaylık sağladığını belirten Prof. Dr. Muzaffer Metintaş, “Akciğer kanserinde artık birçok hastada radikal tedaviler mümkün” dedi.

Burun tıkanıklığının nedeni 100 gramlık taş çıktı
Burun tıkanıklığının nedeni 100 gramlık taş çıktı
İçeriği Görüntüle

“Cerrahi yöntemlerdeki yenilikler, gelişmiş radyoterapi uygulamaları, hedefe yönelik akıllı ilaçlar, immünoterapi ve destek tedaviler sayesinde hastaların yaşam süreleri uzatılabiliyor. Tedavinin yan etkilerini azaltan yöntemlerle hastaların yaşam kalitesi de artırılıyor.”

Kaynak: İHA