Güven Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Sönmez, kalp ve damar sağlığını tehdit eden en yaygın kalıtsal hastalıklardan biri olan Ailesel Hiperkolesterolemi (AH) hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Sönmez, “Ailesel Hiperkolesterolemi, dünyanın en sık görülen kalıtsal lipid metabolizması hastalığıdır. Bu hastalarda karaciğerin kandan kolesterolü temizleme yeteneği doğuştan azalmıştır. Daha çocukluk döneminden itibaren kanda kolesterol düzeyleri normalin çok üzerindedir” dedi.
Türkiye’de görülme oranı dünya ortalamasının iki katı
Türkiye’de yapılan saha çalışmaları ve ulusal verilerin Ailesel Hiperkolesterolemi sıklığının dünya ortalamasının oldukça üzerinde olduğunu gösterdiğini belirten Prof. Dr. Sönmez, “Dünya genelinde AH sıklığı yaklaşık 300 kişide bir iken, Türkiye’de bu oran 150 kişide bir. Bu oran, dünya ortalamasının neredeyse iki katı. Ülkemizde 500 binden fazla kişinin Ailesel Hiperkolesterolemi taşıyıcısı olduğu tahmin ediliyor” ifadelerini kullandı.
Tanı konulmayan hastalar genç yaşta kalp krizi riskiyle karşı karşıya
Erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Sönmez, “Eğer hastalar zamanında tanı almaz ve uygun şekilde tedavi edilmezse, genç yaşta kalp-damar hastalıkları görülme sıklığı belirgin şekilde artar. Ailesel Hiperkolesterolemi tanısı konmamış bireylerde 30’lu, 40’lı yaşlarda kalp krizi riski dramatik biçimde yükseliyor” dedi.
‘Bir kan testi ile risk belirlenebilir’
Prof. Dr. Sönmez, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Kalp Federasyonu (WHF) verilerine göre AH hastalarının yalnızca yüzde 10’undan azının tanı aldığını belirtti. “Tanı oranı düşük olduğu için birçok birey yüksek kolesterolün genetik nedenli olduğunu bilmeden yaşıyor. Eğer kolesterol düzeyiniz yüksekse ve ailenizde erken yaşta kalp veya damar hastalığı öyküsü varsa mutlaka Ailesel Hiperkolesterolemi açısından değerlendirilmelisiniz. Basit bir kan testi ve aile öyküsü sorgulaması ile risk belirlenebilir” dedi.
Erken tanı, hayat kurtarıyor
Genetik geçişli bu hastalıkta aile bireylerinin de risk altında olabileceğini belirten Prof. Dr. Sönmez, “Tedavi edilmemiş hastalarda damar duvarında kolesterol birikimi hızlanır. Ancak erken tanı konulup uygun ilaç tedavisine başlanan hastalar, kalp damar hastalıklarından korunabilir. Gerekli olduğunda aile taraması yapılmalıdır çünkü bu genetik bir durumdur” diye konuştu.
“Kolesterol yüksekliği çoğu zaman sessiz ilerleyen bir durumdur” diyen Prof. Dr. Sönmez, “Genetik olarak belirlenmiş yüksek kolesterol, fark edilmezse genç yaşta bile kalp kriziyle sonuçlanabilir. Erken tanı ve doğru tedaviyle uzun ve sağlıklı bir yaşam mümkündür. Ailenizde kalp-damar hastalığı öyküsü varsa bunu görmezden gelmeyin, mutlaka bir uzmana danışın” ifadelerini kullandı.