Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu üyesi semazen Ömer Kılıç, yıllar önce sipariş verdiği semazen tennuresinin uygunsuz bir ortamda dikildiğini görünce hayatındaki yönü değiştirdi. Kıyafetin ruhuna uygun bir yerde hazırlanması gerektiğini düşünen Kılıç, terzilik kursuna yazılarak sertifikasını aldı ve 20 yıl önce kendi terzihanesini kurdu.
Kılıç,
“Mevlevi kıyafeti uygunsuz yerde dikilmez. Dikildiği yere ayakkabıyla girilmez. Çünkü terzihane bir mutfaktır; tasavvufta meydanın, zikrin ilk hazırlık yeri orasıdır”
dedi.
20 yıldır hem tasarımını hem dikimini yapıyorum
Semazenlerin giydiği tennurelerin hem temiz hem de maneviyata uygun şekilde hazırlanması gerektiğini belirten Kılıç, bu hassasiyetle yüzlerce kıyafet tasarlayıp diktiğini söyledi:
“Tennurenin nasıl dikildiğini bilmezdim. Öğrendim, ustalaştım. Artık Mevlevi kıyafetlerinin tamamını büyük özenle hazırlıyorum.”
Kıyafetler yere değmez
Semazenlerin kıyafetlerini giyerken abdest aldığını hatırlatan Kılıç, tennurenin yere temas etmemesi için gösterilen hassasiyeti anlattı:
“Semazen kıyafeti giyildikten sonra meydana gidene kadar bile katlanarak tutulur, yere değdirilmez. Sema sırasında da diğer semazenlerin kıyafetlerine gözüm hep üzerindedir; doğru açılıyor mu, bir eksiği var mı diye bakarım.”
Kılıç, dünyanın birçok ülkesinden sema eden kişilerden sipariş aldığını ve kıyafetleri aslına uygun şekilde hazırlayıp gönderdiğini söyledi.
Tennurenin hediyelik eşya olmasına karşıyız
Tennurenin sembolik bir öğe haline getirilmesine karşı olduklarını belirten Kılıç, şöyle konuştu:
“Semazen olmadığı halde tennure almak isteyenler oluyor. Ancak biz bu kıyafetin hediyelik eşya gibi satılmasına karşıyız. Çünkü tennure, semanın bir parçasıdır; gösteri değil, bir ibadet adabının kıyafetidir.”
