12 Mart 1921'de kabul edilen İstiklal Marşı, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin en güçlü ifadelerinden biri olarak kabul ediliyor. Mehmet Akif Ersoy’un kaleme aldığı, Osman Zeki Üngör tarafından bestelenen bu marş, 104 yıldır milli ruhun en büyük temsilcisi olmaya devam ediyor.

Milli Mücadele'nin en çetin dönemlerinde, Türk milletinin bağımsızlığa olan inancını ve vatan sevgisini anlatan bir marş ihtiyacı doğmuştu. 1921 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından düzenlenen yarışmada, Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı şiir büyük bir coşkuyla kabul edildi. O günden bu yana İstiklal Marşı, milletin birlik ve beraberliğinin sembolü olarak her fırsatta yankılanmaya devam ediyor.

Türk milletinin sesi

Mehmet Akif Ersoy’un kaleminden çıkan bu eşsiz şiir, Türk ordusuna ve milletine ithaf edilerek yazıldı. Milli şair, İstiklal Marşı’nı yazarken herhangi bir ödül kabul etmeyeceğini belirterek, o dönemin şartlarında büyük bir fedakârlık örneği gösterdi. Marş, yalnızca bir bağımsızlık şiiri değil, aynı zamanda Türk milletinin geçmişten geleceğe uzanan inancının, azminin ve cesaretinin en güçlü ifadesi oldu. İstiklal Marşı’nın bestesi 1930 yılında Osman Zeki Üngör tarafından yapıldı ve orkestrasyonu Edgar Manas tarafından tamamlandı. O günden bu yana okullarda, törenlerde, spor müsabakalarında ve ulusal etkinliklerde büyük bir gururla okunuyor.

"O şiir bir daha yazılmaz"

Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı ile ilgili olarak "O şiir bir daha yazılmaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur. Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!" sözleriyle, marşın tarihi değerine vurgu yaptı.

104'üncü yıl etkinlikleri

Türkiye genelinde her yıl olduğu gibi bu yıl da 12 Mart’ta çeşitli etkinliklerle İstiklal Marşı’nın kabulü kutlanıyor. Okullarda düzenlenen anma programlarında öğrenciler marşı coşkuyla okurken, şiir dinletileri ve tiyatro gösterileriyle milli mücadele ruhu yeniden canlandırılıyor. Devlet erkanı ve sivil toplum kuruluşları da çeşitli programlarla Mehmet Akif Ersoy’u ve Milli Mücadele kahramanlarını anıyor. İstiklal Marşı, yalnızca bir şiir veya bir marş değil, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin sesi, karakterinin yansıması ve birlik ruhunun simgesi olmaya devam ediyor. 104 yıl önce kabul edilen bu marş, bugün de aynı heyecan ve inançla okunuyor, yüreklerde yankılanıyor.

Türk Bayrağı-1

İSTİKLÂL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

Erdoğan: Muhalefetin polise asit atılması ile balta ile saldırılması ile bir sorunu yok Erdoğan: Muhalefetin polise asit atılması ile balta ile saldırılması ile bir sorunu yok

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli

O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

MEHMET AKİF ERSOY

Kaynak: Haber Merkezi