Mevsim geçişlerinde bağışıklığı güçlendirmek için en sık başvurulan yöntemlerden biri olan bitki çayları, yanlış tüketildiğinde faydadan çok zarara neden olabiliyor. VM Medical Park Florya Hastanesi Beslenme ve Diyet Kliniği’nden Diyetisyen Ege Ramadanoğlu Turan, özellikle sonbahar ve kış aylarında kontrolsüz tüketilen bitki çaylarının kalp, tansiyon ve sindirim sistemi üzerinde ciddi etkiler yaratabileceğini söyledi.
“Doğru tüketildiğinde faydalı, aşırıya kaçıldığında zararlı”
Bitki çaylarının içeriğinde yer alan vitamin, mineral ve antioksidanların, sindirimden bağışıklığa kadar birçok faydası olduğunu belirten Dyt. Turan, şu ifadeleri kullandı:
“Bitki çayları sindirimi destekler, stresi azaltır, bağışıklığı güçlendirir ve metabolizmayı canlandırır. Ancak aşırı tüketim; mide rahatsızlıkları, çarpıntı ve tansiyon dalgalanmaları gibi sorunlara yol açabilir. Örneğin, sinameki uzun süreli kullanıldığında bağırsak tembelliğine neden olur. Doğal olması, zararsız olduğu anlamına gelmez.”
“Bazı bitkiler kalp ritmini ve tansiyonu etkileyebilir”
Diyetisyen Turan, bitkisel içeriklerin yüksek dozlarda vücut dengesini bozabileceğine dikkat çekerek, “Kalp ritmini artıran, tansiyonu yükselten veya sindirim sistemini zorlayan bileşenler içerebilirler. Özellikle kronik rahatsızlığı olan bireyler, doktor onayı olmadan bitki çayı tüketmemelidir” dedi.
“Kan sulandırıcı ilaç kullanan kişiler zencefil, ginseng gibi bitkilerden uzak durmalı. Çünkü bu bitkiler ilaçlarla etkileşime girerek kanama riskini artırabilir.”
“Hamileler ve çocuklar dikkat etmeli”
Dyt. Turan, hamileler, emziren anneler ve kronik hastalığı olan bireylerin bitki çayı tüketmeden önce mutlaka doktora danışması gerektiğini belirterek, şu uyarıda bulundu:
“Adaçayı, sinameki gibi bitkiler bazı dönemlerde risklidir. Çocuklarda ise yalnızca papatya, ıhlamur ve kuşburnu gibi hafif çaylar tercih edilmeli, bunlar da doktor onayıyla verilmelidir.”
“Doğru demleme yöntemi önemli”
Bitki çaylarının hazırlanış şeklinin etkilerini değiştirdiğini belirten Turan, kaynatma yerine demleme yönteminin tercih edilmesi gerektiğini vurguladı:
“Kaynatmak toksik maddelerin açığa çıkmasına ve bitkinin etken maddelerinin bozulmasına neden olabilir. En doğru yöntem, bitkiyi kaynar suya atıp 5–8 dakika demlemektir.”
“Hazır poşet çaylarda mikroplastik riski var”
Turan, poşet çayların sıcak suyla temasında mikroplastiklerin açığa çıkabileceğine dikkat çekerek, “Mümkünse yaprak formundaki doğal çaylar tercih edilmeli. Çünkü bazı poşet çaylarda pestisit kalıntılarına da rastlanabiliyor” ifadelerini kullandı.
“Doğal olan her şey zararsız değildir”
Bitki çaylarına dair yanlış inanışların toplumda yaygın olduğunu vurgulayan Turan, şu örnekleri sıraladı:
· “Doğal olan zararsızdır” – Oysa bazı bitkiler yüksek dozda toksik olabilir.
· “Ne kadar çok içilirse o kadar faydalıdır” – Fazlası mide ve kalp problemlerine yol açabilir.
· “Her hastalığa iyi gelir” – Bitki çaylarının etkileri sınırlıdır, tıbbi tedavinin yerine geçmez.
· “Gebelikte güvenlidir” – Bazı bitkiler bu dönemde ciddi risk oluşturabilir.
· “İlaçlarla birlikte içilebilir” – Oysa birçok bitki çayı ilaçlarla etkileşime girer.