Uykuya dalmakta güçlük, gece sık sık uyanma ya da sabah çok erken kalkma gibi şikâyetlerle kendini gösteren uyku yoksunluğu, modern yaşamın en yaygın sağlık sorunlarından biri olarak öne çıkıyor. Uzmanlara göre bu durum üç ayı aşarak kalıcı hale geldiğinde, fiziksel ve zihinsel sağlığı ciddi şekilde tehdit eden kronik uyku yoksunluğuna dönüşüyor. Eskişehir Özel Ümit Vişnelik Hastanesi Uzm. Dr. Rabia Sedef Üre, özellikle uzun süreli uyku bozukluklarının alzheimere uzanan riskleri beraberinde getirdiğini vurguladı.

İleri yaşlarda daha sık görülüyor

Uyku yoksunluğunun her yaş grubunda görülebildiğini söyleyen Uzm. Dr. Üre, yetişkinlerde ve özellikle kadınlarda daha sık karşılaşıldığını belirtti. “İleri yaşlarda uyku-uyanıklık döngüsündeki bozulmalar ve hormonal değişiklikler nedeniyle uyku problemleri daha belirgin hale geliyor” dedi.

Tansiyon ve metabolik hastalıklar riski artırıyor

Kronik uyku yoksunluğunun hem fizyolojik hem psikolojik mekanizmalar üzerinde etkili olduğuna işaret eden Üre, “Şeker, kalp ve tansiyon hastalıkları gibi metabolik sorunlar kronik uyku yoksunluğuna yol açabiliyor. Ancak en sık karşılaştığımız tip, psikolojik kökenli uyku bozukluklarıdır” ifadelerini kullandı.

Uzmanından açıklama: Zatürreye neden olan etkenler kış aylarında artıyor
Uzmanından açıklama: Zatürreye neden olan etkenler kış aylarında artıyor
İçeriği Görüntüle

Kronik Uyku Yoksunluğu Alzheimere Giden Süreci Tetikleyebilir (1)

Günlük yaşamı ve uzun vadeli sağlığı ciddi şekilde etkiliyor

Uzm. Dr. Üre, yetişkinlere tıbbi olarak 7 saatten az uyumamalarını önerdiklerini belirterek, uyku yoksunluğunun günlük yaşam üzerindeki etkilerine dikkat çekti:
“Dikkat dağınıklığı, konsantrasyon kaybı, yorgunluk ve gün içinde uyku isteği kişinin aile, sosyal ve iş yaşamını olumsuz etkiliyor.”

Kronik uyku yoksunluğunun uzun vadede çok daha ciddi sonuçlar doğurduğunu vurgulayan Üre, “Obezite, insülin direnci, diyabet, inme ve kalp-damar hastalıklarıyla ilişkisi kanıtlanmış durumda. Daha uzun vadede ise alzheimer tipi demansla doğrudan ilişkili olduğunu biliyoruz” dedi.

Tedavide asıl hedefin sorunun kökenine ulaşmak olduğunu belirten Üre, “Eğitim, yaşam tarzı düzenlemeleri ve gerektiğinde ilaç tedavisiyle kontrol sağlanabiliyor” ifadelerini kullandı.

Kaynak: IHA