Son yıllarda narsistik kişilik bozukluğu, özellikle sosyal medyada z kuşağının dilinde dolaşıyor. Popüler kültürde en sık konuşulan konulardan biri haline geldi. Uzmanlar, insanların partnerlerini, ailelerini veya çevrelerindeki kişileri kolayca "narsist" olarak etiketlediğini belirtiyor.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Emine Yağmur Zorbozan, bu konunun popülerleşmesine dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı:

"Bir narsist endüstrisi olduğunu düşünüyorum. Herkes birbirine ‘partnerim narsist, annem narsist, babam narsist’ gibi söylemlerle narsist yaftası yapıştırıyor,"

Narsistik özellikler ve kişilik bozukluğu farkı

Dr. Zorbozan, narsizmin aslında kişinin kendi çıkarlarını ön planda tutarak egosunu beslemesinin psikolojik bir ismi olduğunu ve herkesin narsistik özellikleri olduğunu vurguladı. Ancak bir insana kişilik bozukluğu tanısı konulabilmesi için durumun çok daha ciddi olması gerekiyor:

Narsistik kişilik bozukluğu, her 100 kişiden sadece 1'inde görülen bir durumdur ve tanıyı koymak sadece psikiyatri hekimlerinin işidir.

Gerçek narsistin en önemli kriteri: Empati yoksunluğu

Uzman, narsistik kişilik bozukluğuna sahip kişilerin en önemli özelliğinin empati yeteneklerinin olmayışı olduğunun altını çizdi. Zorbozan, "Bir insana narsistik kişilik bozukluğu tanısı koyabilmek için en önemli kriter bu insanın non-empatik olmasıdır," dedi.

Bu kişilerin diğer belirgin özellikleri ise şunlardır:

  • Kendi çıkarları için başkalarını kolayca kullanabilmeleri.

  • Sürekli olarak başkaları tarafından kıskanıldıklarını düşünmeleri (paranoid tutum).

  • Sürekli pohpohlanma ve değer görme ihtiyacı duymaları.

  • İstedikleri değeri görmediklerinde saldırgan ve aşağılayıcı tutumlar sergilemeleri.

Tedavi ve tedaviye başvuru süreci

Narsistik kişilik bozukluğunun temel tedavisinin uzun süreli psikoterapiler olduğunu belirten Dr. Zorbozan, eşlik eden depresyon gibi farklı hastalıklar varsa ilaç tedavisinin de fayda sağlayacağını söyledi.

Bu kişilerin tedaviye genellikle patolojileriyle yüzleşmek için değil, hayatlarında ciddi kayıplar (iş, evlilik, çocuklarla ilişki) verdikleri ve yas tuttukları zaman başvurduklarını ekledi. İçgörü oranları düşük olsa da, eğer kişi gerçekten düzelmeyi isterse, uzun süreli sağlıklı ilişkiler yaşayabileceği belirtildi.

Kaynak: Milliyet