İzmir’de Son Dakika’ya özel açıklamalarda bulunan Soyer, başlattığı “Halk Konut” modelinin kimleri rahatsız ettiğini açıkça anlattı. Adli sürece ilişkin görüşlerini paylaşan Soyer, “Bu süreçten korkmuyorum. Ne yaptıysam İzmir halkı için yaptım. Vicdanım rahat, mücadelem sürecek,” dedi. Soyer’in cezaevinden verdiği bu güçlü mesajlar, yalnızca yargı sürecine değil, Türkiye’deki demokrasi anlayışına da ışık tutuyor. İşte, sorularımız ve Soyer'in cevapları.
Bugün geldiğiniz noktaya baktığınızda, kendinize “Neyi daha farklı yapardım?” diye sorduğunuz anlar oldu mu?
Taşıdığım değerlerden ve yaptığım tercihlerden memnunum, her birinden mesulüm. Belki ilk gençlik yıllarına dönüldüğünde, henüz hayatla ilgili öngörülerim, beklentilerim netleşmemişken yaptığım tercihlerle ilgili soru işaretleri bulabilirim. Ancak hayatın anlamı ile ilgili zihnim ve vicdanım berraklaştığı andan itibaren, yaptığım hiçbir şeyi farklı yapmazdım.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde hayata geçirdiğiniz projelerden en çok gurur duyduğunuz, 'keşke daha güçlü savunulsaydı' dediğiniz hangi adımlar var?
Sünger Kent Projesi. Bugün yaşanan su krizi, iklim krizi sorunlarına çözüm üreten, ödül alan Sünger Kent, hem İzmir'in bugünü hem de geleceği için kritik önemdeydi.
Son dönemde hakkınızda oluşturulan algılarla ilgili, dışarıdan sizi tanımayan birine kendinizi nasıl anlatırsınız?
10 yıl Seferihisar, 5 yıl İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığında çok aradılar, çok kurcaladılar hiçbir yolsuzluk bulamadılar. Siyasi bir gerekçeyle tutuklamanın beni kahramanlaştıracağından endişe ettiler sonunda adi bir suç kılıfı uydurdular. Böyle anlatıyorum ama tanımayanlar bile, durumun böyle olduğunu zaten biliyorlar, ya da tahmin ediyorlar.
Tutukluluk süreci kişisel olarak veya bir avukat olarak size ne öğretti? Bu süreçte ‘insan’ kavramına bakışınız değişti mi?
İnsan kavramına bakışım biraz daha olgunlaştı sanıyorum. Elbette çıkardığım dersler, yeni öğrendiklerim bu röportajın sınırlarına sığmayacak kadar çok. Zor zamanların hayatı daha iyi anlamamıza yardımcı olduğunu düşünüyorum. Bunları daha detaylı bir şekilde daha sonra değerlendirmek isterim.
İzmir tarihinde daha önce görmediğimiz bir siyasi yargılama sürecinin figürü haline geldiniz. Sizce Türkiye’de belediyeciliğin kaderi nasıl bir noktaya sürükleniyor?
Belki de Türkiye tarihinde az görülmüş bir siyasi yargılama sürecinden geçiyoruz, 12 Eylül darbe dönemini yaşamış bir insan olarak birçok açıdan bu dönemi 12 Eylülle karşılaştırmak doğru olmayabilir, ama toplumda adalete ve hukukun üstünlüğüne güven duygusunun bu dönem daha çok kaybolduğunu sanıyorum. Bizlere yaşatılan eziyetten daha vahimi, hakim olan korku ve zulüm iklimi, namuslu, iyi ahlaklı, iyi donanımlı, iyi insanların siyasete daha mesafeli durmalarına sebep olacaktır. Adaletin aldığı hasar sadece belediyeciliğin değil, ülkenin topyekûn geleceğini karartma potansiyelini taşıyor. Türkiye bir yandan silahların yakılmasıyla, kalıcı barışa, gerçek demokrasiye ulaşacak bir yolculuğa başlarken, öte yandan demokrasinin son izlerini de ortadan kaldıracak bir ceberrutluğu büyütüyor. Dilerim bu zıtlık içinde savrulan sarkaç, barıştan ve demokrasiden yana bir noktaya taşınır.
Tutuksuz yargılanma süreci sizin için sadece hukuki bir beklenti mi, yoksa adalet duygusunu tesis etme mücadelesi mi? Savunmaya dair bir hukukçu olarak çalışmalar yapıyor musunuz?
Bu davanın adil bir yargılamaya kavuşmasının ön şartı tutuksuz yargılamadır. Bu talep hukukçu olmayı gerektirmeyecek kadar haklı, basit ve nettir. Savunmaya dair benden çok daha iyi hukukçu olan arkadaşlarım hazırlık yapıyor. Ekibin içinde kızımın da olması beni çok gururlandırıyor. Suçsuz olduğumuzu biliyor ve bu özgüvenle, adaletin vicdanına olan inancımızla, kazanacağımız ve aklanacağımız konusunda tereddüt taşımıyoruz.
Cezaevi günlerinde İzmir’in sokaklarını, Kordon’u, Kültürpark’ı düşündüğünüz oluyor mu? İzmir’i özlemek size en çok neyi hissettiriyor?
Sadece İzmir’in sokaklarını, Kordon’u, Kültürpark’ı değil, Seferihisar’ı, Ulamış’ı, İzmir’in her yerini çok özlüyorum. 3 haftadır, avludan görünen gökyüzü dışında, dışarıyı hiç görmediğim için, dışarıyı özlüyorum aslında. Zeytin ağaçlarını, dağları, tepeleri, denizi, martıları, dost sohbetlerini daha sayamayacağım birçok şeyi çok özledim. Bazen hasret, sevgiyi demlendirir, kıymetini anlamaya fırsat verirmiş. O nedenle bu büyük özlemin, sevdiklerime duyduğum bağlılığı ve tutkuyu arttırdığını söyleyebilirim.
Toplumsal hafızada nasıl hatırlanmak istersiniz? Bir belediye başkanı, bir hukukçu, bir demokrat mı?
“İzmir gibi demokrat bir başkan.” Benden geriye kalacak izin bu cümleyle ifade edilebilecek bir içerik taşımasını çok arzu ederim. Toplumsal hafızada böyle bir iz bırakabilmişsem ne mutlu bana. Hayatımın geri kalan kısmında da bu cümlenin içini doldurma gayreti içinde olacağım.
Bu sürecin sonunda özgürlüğünüze kavuştuktan sonra Tunç Soyer’i İzmir nasıl bir pozisyonda görecek? Siyasetin neresinde duracaksınız?
Bu sürecin sonunda; bu şehre ve memlekete aidiyetimin ve aşkımın tazelenerek, güçlenerek büyüyeceğini düşünüyorum. Bunun sonucu olarak daha büyük bir mücadele azmi ve kararlılığı içinde olacağım. Mapusane tedrisatı, kendinizi sorgulamanızı, eksiklerinizi artılarınızı daha iyi görmenizi sağladığı gibi, hayatınızı anlamlandıran her ne ise ona daha güçlü sahip çıkmanızın yollarını da öğretiyor. Benim için “Başka bir dünya mümkün” fikri hayatımın anlamı olduğu için bu fikri hayata geçirme mücadelesinde bir adım ileriye atacağım.
Bugün itibari ile adli tatil süreci başlıyor. Bu süre zarfında tutuksuz yargılanma beklentiniz var mı? İddianamenin bu kadar çabuk hazırlanmasını bekliyor muydunuz?
01.07.2025 sabaha karşı gözaltına alındığımdan beri, yaşadığım hukuki süreçte gördüğüm en olumlu gelişme, iddianamenin bu kadar kısa sürede yazılmış olması oldu. Hem umudumuzu hem de adalete olan inancımızı pekiştiren bu gelişmenin tutuksuz yargılanmamızın da kapısını açmasını diliyorum. Tahliye edilen çalışma arkadaşlarımın haberi yüreğime su serpti, aileleriyle kavuşma anlarını düşünüp mutlu oldum.
İzmir’de Son Dakika ekibinin genç, çalışkan, yetenekli ekibini en içten sevgilerimle selamlıyorum. En kısa zamanda buluşup hasret gidermek üzere, her daim İzmir’in gözü kulağı olmaya devam etmenizi diliyorum.