Son yıllarda Türk futbolunun en büyük sıkıntılarından biri haline gelen geç saatlerde oynanan maçlar, sadece takımlar için değil, taraftarlar için de büyük bir problem oluşturuyor. UEFA Avrupa Ligi’nde Türk temsilcilerinin sahne aldığı son maçlar, yine bu sorunun zirveye çıkmasına neden oldu. Maçların gece 23:00’te başlaması, çalışan ve öğrenci sporseverlerin uykusuz kalmasına yol açıyor. Hele ki hafta içi oynanan maçların bitiş saati 01:00’ı bulunca, sabah işe gitmek zorunda olan binlerce taraftar için bu durum dayanılmaz hale geliyor.

Türkiye'nin kış saati uygulamasına geçmemesi, sporseverler açısından giderek daha büyük bir eziyete dönüşüyor. UEFA’nın Türkiye’nin bu saat dilimi sorununa bulduğu çözüm: Bir ara formül uygulamak. Türkiye’de iç sahada oynayan Türk takımlarının maçları, genellikle saat 23:00 yerine 18:30 ya da 20:45’e alınsa da, bu değişiklikler sadece İstanbul’daki maçlar için geçerli.

Bir sporsever için, futbol maçı izlemek yalnızca bir eğlence değil, aynı zamanda bir tutku. Ancak bir maçı gece yarısı izlemek, sevincin ve heyecanın yerini yorgunluk ve tükenmişlik hissine bırakıyor. Çalışan bir insanın veya öğrencinin, sabah erken saatlerde işine veya okuluna gitmesi gerektiği bir dünyada, futbolun bu şekilde geç saatlere kaydırılması çok ciddi bir sorun. Hem sporseverlerin yaşam kalitesini düşüren, hem de futbolun kitleler tarafından daha erişilebilir olmasını engelleyen bu uygulama, sadece Türk futbolunu değil, tüm spor kültürünü olumsuz etkiliyor.

Gece geç saatlerde maç izlemek zorunda kalan taraftarlar, bu düzenlemelerle sadece mutsuz olmakla kalmıyor, aynı zamanda maçı izlerken yaşadıkları zorunlu uykusuzluk ve yorgunlukla da baş başa kalıyorlar. Peki, bu durumda taraftarların beklentisi ne? Elbette, en basitinden, maçların daha uygun saatlerde oynanması. UEFA’nın ve Türk futbolu yöneticilerinin bu konuda daha duyarlı olması hem sporseverlerin yaşam kalitesini artıracak ve hem de futbola olan bağlılıklarını güçlendirecektir.