Sonsuz seçenekler, bitmeyen stratejiler, yalanlar… Modern ilişkilerde gerçek bağ kurmak artık cesaret işi.

“Ne kadar ilgilenirsem az, ne kadar çekilirsem fazla…”
Birileri modern ilişkileri özetlesin diye bekliyorsanız buyurun size sade bir tarif: Bolca beklenti, azıcık sabır, bol bol kafa karışıklığı.

Artık ilişkiler “görüşelim” demek kadar kolay değil. Çünkü herkesin cebinde bitmeyen bir ihtimal listesi var. O uygulamada beğendiği başka bir profil, gece yarısı mesaj atan eski sevgili, ertesi sabah kalbini çelme potansiyeli taşıyan yeni biri… Seçenekler çoğaldıkça gerçek bağ kurmak zorlaştı.

Karşımızdaki insana “tek ihtimal” gözüyle bakmıyoruz. Onu tanımaya çalışmadan bir sonraki seçeneğe geçme lüksümüz var. Lüks diyorum ama aslında çoğu zaman bir kısır döngü bu: Sonsuz seçenekler, sıfır tatmin.

Bir de küçük yalanlar silsilesi var. Profilinde kendini “kitap kurdu” diye tanıtıp hayatında okuduğu tek şey kahve menüsü olan mı istersiniz… Sadece “daha cazip görünmek” uğruna gerçeği eğip bükmek artık sıradan. Sonra o yalanlar güveni alıp götürüyor.

Eskiden tanışmak için uzun uzun sohbet gerekirdi. Şimdi iki emojiyle başlıyor, üç hayal kırıklığıyla bitiyor. İnsanlar artık kalbini açmak yerine “rol yapmak” konusunda daha becerikli. Farklı biri gibi görünmek, biraz ilgi çekmek, sonra kaybolmak… Bu, yeni nesil flörtün kısa özeti.

Sonra bir “netlik” isteği geliyor. “Biz neyiz?” diye soruluyor. O sorunun cevabı çoğu zaman hazır değil. Çünkü netlik, seçenekleri kapatmak demek. Cesaret isteyen bir şey. Kimse risk almak istemiyor. Herkes birbirinin duygusunu ölçüp strateji kuruyor.

Ve evet, bazen kalbiniz bir mesajın ucunda asılı kalıyor. Bazen de ansızın bir tebessüm ilişiyor yüzünüze. Modern aşk, sabırla cesaretin tuhaf bir karışımı.

Belki hepimiz bir gün yorulup gerçekten bağ kurmanın konforunu hatırlarız. O zaman bütün seçeneklerden, stratejilerden, yalanlardan daha değerli bir şey kalır geriye: Samimiyet.