Kadınlarda sık görülen, ancak çoğu zaman obezite veya lenfödemle karıştırılan lipödem, bacaklarda orantısız yağ birikimi ve ağrıyla seyreden kronik bir yağ dokusu hastalığı. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Harika Özkaya Yurttadur, bu hastalıkta uygulanan doğru beslenme modellerinin yalnızca fiziksel görünümü değil, yaşam kalitesini ve psikolojik dengeyi de önemli ölçüde etkilediğini söyledi.
“Lipödem, sadece kilo problemi değil, kronik bir inflamasyon hastalığıdır”
Dyt. Yurttadur, lipödemin klasik kilo artışından farklı olarak diyet ve egzersize dirençli bir yağ birikimiyle kendini gösterdiğini belirtti:
“Kadınlarda yüzde 11 oranında görülüyor ve genellikle yanlışlıkla obeziteyle karıştırılıyor. Oysa lipödemde yağ dokusu artışı ağrılıdır, ödem eşlik eder ve vücudun alt kısmı orantısız şekilde kalınlaşır. Bu tablo, sadece fiziksel değil psikososyal olarak da yaşam kalitesini düşürür. Tedavide temel hedef, iltihabı azaltmak ve ilerlemeyi durdurmaktır.”
“Beslenme tedavisinin amacı sadece kilo vermek değil”
Lipödemde klasik zayıflama diyetlerinin tek başına etkili olmadığını vurgulayan Dyt. Yurttadur, beslenme tedavisinin çok yönlü bir yaklaşım gerektirdiğini ifade etti:
“Enerji açığı oluşturulsa bile lipödemli bireylerin yüzde 95’inde yağ kaybı sınırlı kalıyor. Bu nedenle hedef sadece kilo kaybı değil; iltihabı azaltmak, ödemi hafifletmek ve genel refahı artırmak olmalı.”
“Anti-inflamatuar ve düşük karbonhidratlı beslenme en etkili yöntem”
Yurttadur, son yıllarda yapılan araştırmaların lipödem tedavisinde anti-inflamatuar ve düşük karbonhidratlı diyetlerin etkinliğini ortaya koyduğunu belirtti:
“Bu diyetler sistemik inflamasyonu azaltarak ağrının azalmasına, ödemin kontrolüne ve yaşam kalitesinin artmasına katkı sağlar. Yüksek antioksidan içeriğiyle bilinen Akdeniz diyeti, lipödemli bireylerde dolaşımı destekleyip hücre hasarını azaltır. Zeytinyağı, balık, taze sebze-meyve, kuruyemiş ve tam tahıllar bu diyetin temelini oluşturur.”
Ayrıca ketojenik ve düşük karbonhidratlı beslenme modellerinin semptom yönetiminde etkili olabileceğini vurgulayan Yurttadur, “Enerjinin yüzde 45’inden azının karbonhidrattan geldiği beslenme modelleri ağrıyı azaltabilir, dolaşımı iyileştirir” dedi.
“Lipödem diyetinde olması gereken besinler”
Dyt. Yurttadur, lipödem hastalarının diyetlerinde iltihabı azaltıcı ve antioksidan içeriği yüksek besinlere yer vermesi gerektiğini belirterek şu önerileri paylaştı:
- Tüketilmesi önerilenler: Zencefil, zerdeçal, sarımsak, soğan, yeşil çay, rooibos çayı, yaban mersini, böğürtlen, ıspanak, pazı, semizotu, zeytinyağı, somon, sardalya, mercimek, nohut, badem, ceviz, chia tohumu.
- Kaçınılması gerekenler: Beyaz un, tatlılar, işlenmiş gıdalar, trans yağlar, aşırı tuz, alkol, rafine karbonhidratlar.
- Kompleks karbonhidratlar: Kinoa, karabuğday, tam buğday makarna, tatlı patates ve sebzeler tercih edilmeli.
Ayrıca günde 2–2,5 litre su tüketiminin ve maydanoz, yeşil çay, ananas gibi doğal diüretiklerin ödemi azaltmada destekleyici olduğunu söyledi.
“Beslenme tedavisi egzersizle desteklenmeli”
Lipödem tedavisinin sadece diyetle sınırlı olmadığını vurgulayan Yurttadur, egzersiz ve fizik tedavinin sürecin ayrılmaz parçaları olduğunu belirtti:
“İltihabı azaltmak, dolaşımı desteklemek ve semptomları kontrol altına almak için beslenme, egzersiz ve manuel lenf drenajı birlikte yürütülmeli. Kompresyon giysileri, yürüyüş, yüzme, yoga ve pilates gibi düşük etkili egzersizler tedavinin başarısını artırır.”