Kolorektal kanserin dünya çapında en sık görülen üçüncü kanser türü olduğunu söyleyen SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Ersin Borazan, erken tanı ve düzenli taramaların yaşam kurtardığını vurguladı. Borazan, hastalığın belirtileri, teşhis yöntemleri ve ameliyat süreci hakkında önemli bilgiler verdi.
Kolon kanserinde en sık görülen belirtiler
Doç. Dr. Borazan, bağırsak alışkanlıklarında değişiklik (kabızlık vb.), karın ağrısı, bulantı, anemiye bağlı halsizlik, siyah veya kanlı dışkılama ve açıklanamayan kilo kaybının en yaygın uyarıcı belirtiler olduğunu söyledi.
Hastalığın erken evrede çoğu zaman belirti vermediğini belirten Borazan, “Dışkıda gizli kan pozitifliği erken dönemde karşımıza çıkabilir. Herhangi bir risk faktörü yoksa 50 yaşından itibaren kolonoskopi taraması önerilmektedir” dedi.
Tanıda kolonoskopi kritik rol oynuyor
Kolon kanseri şüphesi durumunda ilk tercih edilen yöntemin kolonoskopi olduğunu belirten Borazan, işlemin anestezi altında güvenle yapıldığını vurguladı.
Borazan, “Görüntüleme sırasında şüpheli bir doku görülürse biyopsi alınır. Kanser tanısı kesinleştikten sonra evreleme yapılır. BT, MRI veya PET ile hastalığın ne kadar yayıldığı değerlendirilir” ifadelerini kullandı.
Erken evrede tedavi cerrahiyle başlıyor
Erken evre kolon kanserlerinde temel tedavi seçeneğinin ameliyat olduğunu belirten Doç. Dr. Borazan, şunları söyledi:
“Cerrahi sırasında kolonun kanserli bölümü ve çevresindeki lenf düğümleri çıkarılır. Çoğu hastada kolon uçları tekrar birbirine bağlanabilir. Bağlantının mümkün olmadığı durumlarda geçici veya kalıcı ostomi açılabilir.”
Borazan, ameliyat sonrası patolojik incelemenin tedavi planının şekillenmesinde büyük önem taşıdığını vurguladı.
Risk grubundakiler taramaya daha erken başlamalı
Kolon kanseri olan bireylerin aile fertlerinin de risk altında olabileceğini belirten Borazan, şu uyarıyı yaptı:
“60 yaşından önce kolon kanseri veya polip tanısı almış birinci derece akrabası olanların taramaya 40 yaş civarında başlaması gerekir. Lynch sendromu ve FAP gibi genetik hastalıklar riski daha da artırır. Aile öyküsü güçlü olan kişilerde genetik danışmanlık önemlidir.”




