Bazı insanlar ilişkilerinde sürekli terk edilme korkusu yaşarken, bazıları duygusal yakınlıktan kaçınır. Kimileri ise bir anda yakınlaşırken, sonra aniden uzaklaşır. Peki, tüm bunların sebebi ne olabilir? Uzmanlara göre bağlanma stiliniz, romantik ilişkilerinizin gidişatında önemli bir rol oynuyor.
Bağlanma teorisi, 2. Dünya Savaşı sonrası İngiliz psikologlar John Bowlby ve Mary Ainsworth tarafından geliştirilmiş bir kavram. Çocukluk döneminde ebeveynlerle kurulan ilişkinin, yetişkinlikte romantik ilişkileri nasıl etkilediğini ortaya koyan bu teoriye göre dört temel bağlanma biçimi bulunuyor: güvenli, kaygılı, kaçıngan ve düzensiz bağlanma.
Bağlanma stilinizi anlamak, ilişkilerinizde yaşadığınız sorunların farkına varmanıza ve daha sağlıklı ilişkiler kurmanıza yardımcı olabilir.
Kaygılı bağlanma: Terk edilme korkusu ağır basıyor
Kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler, ilişkilerinde sürekli güvence arar ve karşılarındaki kişinin ilgisini kaybetme korkusuyla hareket eder.
23 yaşındaki Sofija Jankovic de bu durumu yaşayanlardan biri. Erkek arkadaşının onu terk etmesinden öylesine korkuyordu ki, arkadaşlarına sürekli mesaj atıyor ve cevap gelene kadar dakikaları sayıyordu. Bu bağlanma stiline sahip kişiler, kendilerini olumsuz görüp başkalarını idealize etme eğilimindedir. Çocukluk döneminde ebeveyn ilgisine tam anlamıyla ulaşamayan bireylerde bu durum yaygın görülür. Partnerlerinden sık sık sevgi ve ilgi beklerler ancak ne kadar ilgi görseler de bu onlara yetmez.
Kaçıngan bağlanma: Duygusal mesafe koruma isteği
Kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler, ilişkilerde fazla yakınlıktan rahatsız olur ve duygusal mesafe koymayı tercih eder. 26 yaşındaki Ana Tomic, birisi ona duygusal olarak fazla yaklaştığında kaçma isteği duyduğunu söylüyor. Sevgilisi mesaj attığında bile bazen yanıt vermekten kaçındığını belirtiyor.
Bu kişiler, bireysel alanlarına büyük önem verir ve ilişkilerinde fazla bağımsız olmayı tercih eder. Çocukluk döneminde duygusal ihtiyaçları karşılanmayan bireylerde sıkça görülür. Başkalarına güvenmekte zorlanır ve duygularını paylaşmamayı seçerler.
Düzensiz bağlanma: Yakınlaşmak mı, uzaklaşmak mı?
Düzensiz bağlanma stiline sahip kişiler hem yakınlık ister hem de yakın ilişkilerde huzursuz hissederler. 28 yaşındaki Marko Petrovic, "Beni isteyen birinden kaçıyorum ama yalnızlıktan da korkuyorum" diyerek bu çelişkili durumu özetliyor.Bu bağlanma stili genellikle tutarsız ebeveyn ilgisiyle büyüyen bireylerde görülür. Sevgiye ihtiyaç duyarlar ancak aynı zamanda ilişkilerde güvensizlik hissederler. Bir ilişkiye bağlanmak isteseler de, istedikleri yakınlığı elde ettiklerinde uzaklaşma eğilimi gösterebilirler.
Güvenli bağlanma: Sağlıklı ilişkilerin temeli
Güvenli bağlanma stiline sahip bireyler, ilişkilerinde açık iletişim kurar, duygusal yakınlıktan kaçmaz ve eleştiriye karşı dirençlidir. Çocukluk döneminde ebeveynleri tarafından sevgi ve güvenle büyütülen kişilerde sıkça görülür.
Psikolog Jelena Saric, "Eğer çocuklukta yeterince güvenli bağlanamadıysanız, bunun sonsuza dek böyle kalması gerekmiyor" diyerek bağlanma stilinin değiştirilebileceğine dikkat çekiyor.
Bağlanma sorunları aşılabilir mi?
Psikologlara göre bağlanma biçimleri değiştirilebilir. Farkındalık kazanmak, sağlıklı ilişkiler kurmak ve gerektiğinde terapi desteği almak, güvenli bağlanmayı öğrenmenin yollarından biri. Bağlanma stilinizin farkında olmak, hem romantik hem de sosyal ilişkilerinizde daha sağlıklı bağlar kurmanıza yardımcı olabilir. Siz de kendi bağlanma stilinizi keşfederek, ilişkilerinizde daha bilinçli adımlar atabilirsiniz.