Telefon, bilgisayar ve tablet gibi ekranlara maruziyetin artmasıyla birlikte göz kuruluğu toplumda yaygın bir sorun haline geldi. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakmak ve Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Op. Dr. Gülay Yalçınkaya Çakır, kuru göz hastalığının yaygınlaşan etkilerine ve korunma yollarına dair önemli uyarılarda bulundu.

Göz Kuruluğu Artıyor Ekran Süresi Ve Yaşam Tarzı Hastalığı Tetikliyor (2)

“Göz kuruluğunda sayı da şiddet de artıyor”

Dr. Semih Çakmak, özellikle pandemi sonrası ekran karşısında geçirilen sürenin ciddi oranda arttığını ve bu durumun göz sağlığı üzerinde kalıcı etkiler yarattığını vurguladı.
“Göz kuruluğunu geçmiş yıllara kıyasla ciddi bir sorun olarak değerlendiriyoruz. Hem hasta sayısında hem de şikayetlerin şiddetinde belirgin artış var. Artık çok küçük yaşlarda bile bu problemi görebiliyoruz. Gözlerde kızarıklık, batma, kaşıntı ve yanma gibi belirtilerle yaşam kalitesi ciddi şekilde etkileniyor,” dedi.

Dr. Çakmak, havuz ve deniz kullanımı sonrası da alerjik reaksiyonların artabileceğini belirtti ve özellikle alerjik bünyeye sahip bireylerin tatil döneminde göz damlalarını yanlarında bulundurması gerektiğini söyledi.

“Botoks ve bazı ilaçlar kuru gözü tetikleyebilir”

Op. Dr. Gülay Yalçınkaya Çakır ise göz kuruluğunun üç tipte görüldüğünü açıkladı: “Birincisi gözyaşı üretiminin azaldığı durum, ikincisi gözyaşının buharlaşmasının hızlandığı evaporatif tip, üçüncüsü ise her ikisinin birlikte görüldüğü miks tip. En çok karşılaştığımız tip ise miks tiptir.”

Bazı ilaçlar ve kozmetik işlemler de kuru gözü tetikleyebiliyor. Dr. Çakır, “A vitamini içeren sivilce ilaçları ve yanlış botoks uygulamaları gözyaşının yayılımını bozarak kuru göz şikayetlerini artırabilir. Ayrıca menopoz, ileri yaş, kontakt lens kullanımı ve alerjik yapılar da riski artırıyor,” diye konuştu.

“Göz kuruluğu varsa lazer işlem ertelenmeli”

Kuru göz tedavisinde ilk basamağın suni gözyaşı damlaları olduğunu belirten Op. Dr. Çakır, “Bu ürünlerin koruyucusuz olanları tercih edilmeli. Daha şiddetli vakalarda kortizonlu damlalar, hastanın kendi kanından hazırlanan serumlar ya da gözyaşı kanalına takılan tıkaçlarla müdahale ediyoruz” dedi.

Ayrıca, “Göz kuruluğu şikayeti geçmeden lazer operasyonlarını önermiyoruz. Bu, hastanın göz sağlığı için risk oluşturabilir” uyarısında bulundu.
Kliniklerine başvuran hastaların yarısından fazlasında kuru göz tespit ettiklerini belirten Dr. Çakır, tanı ve tedavinin hekim kontrolünde yapılması gerektiğini vurguladı.

Kaynak: İHA