Türkiye’nin ilk tüp bebek merkezi olan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi (EÜTF) Hastanesi Üremeye Yardımcı Teknikler Merkezi, 37 yıldır anne ve baba olamayan çiftlere umut oluyor. Ünite Sorumlusu Prof. Dr. Ege Nazan Tavmergen Göker, tüp bebek tedavisindeki yenilikçi yöntemleri ve merkezin çalışmalarını anlattı.
İlk başarı 1989’da geldi
Merkezin Prof. Dr. Refik Çapanoğlu başkanlığında, Prof. Dr. Erol Tavmergen ve Prof. Dr. Ege Nazan Tavmergen Göker öncülüğünde 1988’de kurulduğunu hatırlatan Göker, “İlk 7 hastadan 2’si gebe kaldı ve 1989’da bebekler dünyaya geldi. Bu oran, o dönem için dünya istatistiklerinin üzerindeydi” dedi.

Kadın yaşı en önemli faktör
Tüp bebek tedavisinde en kritik etkenin kadın yaşı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Göker, “35 yaş sonrası gebelik şansı azalıyor, 40’tan sonra ise belirgin şekilde düşüyor” ifadelerini kullandı. Erkek faktörünün de gebelik oluşmamasında yüzde 50 oranında etkili olabileceğini vurguladı.
Mikroenjeksiyon ve genetik tanı
Teknolojinin gelişmesiyle yeni yöntemlerin ortaya çıktığını belirten Göker, mikroenjeksiyon ve preimplantasyon genetik tanı (PGD) uygulamalarıyla daha sağlıklı gebelik şansı elde edildiğini söyledi. Özellikle genetik hastalık risklerinde sağlıklı embriyonun seçilip transfer edilebildiğini kaydetti.

Yeni alanlarda uygulanıyor
Tüp bebek tedavisinin sadece çocuk sahibi olamayan çiftler için değil, erken menopoz, kanser tedavisi sonrası üreme hücre kaybı gibi durumlarda da uygulandığını aktaran Göker, “Eşey hücreleri ve embriyolar -196°C’de dondurularak saklanabiliyor. Yasal olarak bu süre 5 yıl, uzatılabilmesi için Bakanlık izni gerekiyor” diye konuştu.
Eğitim ve sertifikasyon merkezi
EÜTF Tüp Bebek Merkezi’nin sadece tedavi değil, aynı zamanda Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş eğitim ve sertifikasyon merkezi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Göker, “Merkezimiz Ege Bölgesi’nde tek sertifikasyon merkezi. Sağlık Bakanlığı tarafından altı ayda bir denetleniyor” dedi.





