Yunanistan Biyoçeşitlilik Gözlemevi, Ege Denizi’nde mor renkte ve zehirli denizanalarının sayısında ciddi artış yaşandığını duyurdu. Yapılan açıklamaya göre, bu tehlikeli denizanaları özellikle Eğriboz Adası'nın kuzeybatısı ve Volos’un güneyindeki Pagasit Körfezi çevresinde yoğun şekilde gözlemlendi.
Ege Denizi'nin birçok bölgesinde gözükebiliyor
Pelagia noctiluca olarak bilinen bu denizanaları, yalnızca Eğriboz Adası ile sınırlı kalmadı; İskados ve İşkepeloz adalarına kadar yayıldı. Uzmanlar, denize girecek olanları dikkatli olmaları konusunda uyardı. Söz konusu bölgelerde deniz keyfi yapmak isteyenler için riskli bir durum oluştu. Uzmanlara göre, mor denizanaları, temas halinde ciltte kızarıklık, yanma, ağrı ve acıya neden olabiliyor. Daha hassas bünyeye sahip kişilerde ise bu temas; mide bulantısı, düşük tansiyon, baş dönmesi ve nefes darlığı gibi daha ciddi sağlık problemlerine yol açabiliyor. Akdeniz’de yaşayan en tehlikeli deniz canlıları arasında gösterilen pelagia noctiluca, yaz aylarında sıcaklıkların artmasıyla birlikte çoğalıyor ve kıyı bölgelerinde yoğunluk kazanıyor. Bu canlıların varlığı, turizm sezonunun başladığı şu günlerde Ege kıyılarında tatil planı yapanlar için dikkat gerektiren bir durum oluşturuyor.
Mor Denizanası
Mor Denizanası, zehirli ve tehlikeli bir denizanası olarak biliniyor. Genellikle ilkbahar ve yaz aylarında görülen mor denizanası ihbarları ve bazı yaralanma vakaları özellikle Ege kıyılarında yaşıyor. Mantar şekildeki vücudundan sarkan 8 adet küçük ve ağız çevresinde bulunan 4 adet büyük tentakülleri olan 10-15 cm boyundaki mor denizanası zehirli ve tehlikeli bir denizanası. Fosforesans özelliğinden dolayı suyun altında hafif bir ışık yayan denizanası, 50 metre derinlere kadar inebiliyor. Rengi kırmızımsı ve sarıdan mora doğru değişebiliyor. Tentakül etrafında bulunan yakıcı kapsüller ile temas edildiğinde vücutta acılara neden olabilir. Bu tentaküller 50 cm uzunluğa kadar olabildiğinden dolayı temas riski bir hayli yüksek. Yakıcı kapsüllerinin olması nedeniyle bu türle temas edildiğinde yangı, kaşıntı, deride kızarıklık ve su toplama gibi klinik etkiler görülebilmektedir. Ayrıca alerjik bünyelerde daha ciddi klinik vakalar görülebilir. Özellikle küçük çocukların kıyılara vurmuş denizanalarına elle temas etmemeleri, temas etmişlerse, ellerini vücutlarına ve gözlerine sürmemeleri gerekir. Kaşıntı daha sonra yerini acıya ve kızarıklığa bırakır. Tatlı su kapsüllerin daha hızlı patlayıp deriye nüfus etmesine neden olur, bu nedenle sadece tuzlu su, amonyak veya sirke ile temas eden bölgenin yıkanması tavsiye edilir. Ciddi yaralanmalarda doktora başvurmak gerekir.