Diyabet farkındalığını artırmak amacıyla her yıl 14 Kasım’da kutlanan Dünya Diyabet Günü kapsamında konuşan Doç. Dr. Mustafa Temizel, diyabetin yalnızca tip 1 ve tip 2’den ibaret olmadığını vurguladı. “LADA (Latent Autoimmune Diabetes in Adults)” olarak bilinen gizli diyabet türünün, yetişkinlerde görülen diyabet vakalarının yüzde 3 ila 12’sini oluşturduğunu belirten Temizel, bu hastalığın hem tanı hem de tedavi açısından özel dikkat gerektirdiğini söyledi.
“Tip 1.5 diyabet olarak da biliniyor”
Doç. Dr. Temizel, LADA diyabetin tıp literatüründe “tip 1.5 diyabet” olarak da geçtiğini belirterek şunları söyledi:
“Bu diyabet tipi, tip 1 kadar hızlı seyretmez; ancak tip 2 gibi yalnızca insülin direnciyle de açıklanamaz. Genellikle 30 yaş üstünde ortaya çıkar ve yavaş ilerlediği için latent, yani gizli diyabet olarak adlandırılır. Araştırmalara göre tip 2 diyabet tanısı konan bireylerin yaklaşık yüzde 14’ü aslında LADA hastasıdır.”
Temizel, LADA diyabetin ağız kuruluğu, çok su içme, sık idrara çıkma, yorgunluk, kilo kaybı, bulanık görme ve yaraların geç iyileşmesi gibi belirtilerle seyrettiğini; bu nedenle tip 2 diyabetle kolayca karıştırılabildiğini vurguladı.
“Erken insülin tedavisi komplikasyon riskini azaltıyor”
Hastalığın tip 2 diyabetten farklı olarak erken dönemde insülin tedavisi gerektirdiğini vurgulayan Temizel, şu uyarılarda bulundu:
“LADA hastaları genellikle tip 2 diyabet sanılarak ağızdan ilaçla tedavi edilmeye başlanır. Ancak bu yöntem kısa sürede yetersiz kalır. Erken insülin tedavisi, pankreastaki beta hücrelerinin daha uzun süre korunmasını sağlar ve komplikasyon riskini azaltır. Araştırmalar, LADA hastalarının tip 2 diyabetlilere göre nöropati gelişimine daha yatkın olduğunu göstermektedir.”
“Tanıda otoantikor testleri belirleyici”
Doç. Dr. Temizel, LADA tanısında otoimmün testlerin hayati öneme sahip olduğunu belirtti:
“Anti-GAD, IAA ve ICA gibi otoantikorların varlığı LADA diyabeti işaret eder. Ayrıca C-peptid ölçümü, pankreasın insülin üretim kapasitesini değerlendirir. Bu değer zamanla düşüyorsa, insülin tedavisine başlanması gerekir. Özellikle zayıf yapılı yetişkinlerde LADA diyabetin görülme ihtimali daha yüksektir.”
“Amaç beta hücrelerini korumak”
Tedavi sürecinde temel hedefin pankreasın beta hücre rezervini korumak olduğunu vurgulayan Temizel, sözlerini şöyle tamamladı:
“LADA diyabet için kesinleşmiş bir tedavi algoritması yok. Ancak erken tanı, düzenli takip ve kişiye özel tedavi planı büyük önem taşıyor. Hedef, sadece kan şekerini düşürmek değil; aynı zamanda hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve pankreasın insülin üretim kapasitesini mümkün olduğunca korumaktır.”
Doç. Dr. Temizel, diyabet farkındalığının yalnızca bilinen tiplerle sınırlı kalmaması gerektiğini belirterek, “LADA gibi gizli diyabet tiplerinin erken teşhisi, hem yaşam kalitesini hem de tedavi başarısını belirleyen en önemli faktörlerden biridir” dedi.





