Erkek tipi saç dökülmesi (androgenetik alopesi) tedavisinde uzun süredir kayda değer bir ilerleme yaşanmamıştı. Ancak yeni geliştirilen topikal ilaç, Faz III klinik çalışmalarında saç çıkışını plaseboya göre yüzde 539 artırarak tıp dünyasında büyük heyecan yarattı. Uzmanlar, bu gelişmeyi “Tedavide yeni bir dönem başlıyor” sözleriyle değerlendirdi. İlacın ABD ve Avrupa onayı için başvuru süreci ise çok yakında başlayacak.
Faz III çalışmalarında benzersiz başarı
ABD ve Avrupa’da toplam 1.465 hasta üzerinde yürütülen Scalp 1 ve Scalp 2 çalışmaları, ilacın etkinliğini net biçimde ortaya koydu. Çalışmaların sonuçları dikkat çekici:
-
İlk çalışma saç yoğunluğunda yüzde 539 artış sağladı.
-
İkinci çalışmada yüzde 168 artış görüldü.
-
Yan etkiler plaseboyla benzer düzeyde ve genellikle düşük seviyede gerçekleşti.
Bu veriler, erkek tipi kellik tedavisinde şimdiye kadar gerçekleştirilen en geniş kapsamlı Faz III çalışması olarak kayıtlara geçti.
Biyolojik kaynağı hedef alıyor
İlacın en dikkat çeken özelliği, saç dökülmesinin biyolojik kaynağı olan dihidrotestosteron (DHT) üzerinde doğrudan etki göstermesi. Mevcut tedavilerin aksine sistemik hormonlara müdahale etmeyen ilaç, yan etki riskini minimuma indiriyor. Bu nedenle dermatoloji uzmanları, ilacın erkek tipi saç dökülmesinde “yeni bir paradigma” yaratacağını belirtiyor.
Prof. Dr. Maria Hordinsky, Minnesota Üniversitesi Dermatoloji Bölümü’nden, çalışmayı şöyle yorumladı:
"İlk kez bu kadar güçlü, ölçülebilir ve güvenli bir saç çıkışı sağlayan topikal bir tedavi görüyoruz. Bu veriler, erkek tipi saç dökülmesi hastaları için tarihi bir dönüm noktası."
Onay süreci ve küresel etki
İlacın güvenlik takip verileri 2026 baharında tamamlanacak ve ardından ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ile Avrupa İlaç Ajansı (EMA)’na ruhsat başvurusu yapılacak. Onay alınması halinde, Clascoterone erkek tipi saç dökülmesi için 30 yıl sonra geliştirilen ilk yeni tedavi olacak.
Dünya genelinde 1,2–2 milyar erkek androgenetik alopesi ile mücadele ediyor. Uzmanlar, kellik probleminin sadece estetik bir kaygı olmadığını, özgüven, sosyal iletişim ve psikoloji üzerinde ciddi etkileri bulunduğunu vurguluyor. Clascoterone, bu nedenle yalnızca estetik değil, toplumsal bir sağlık sorununu da hedef alıyor.




