SAĞLIK

Yanlış inanışlar, prostat kanseri tedavisini geciktiriyor

Prof. Dr. Mehmet Cenk Gürbüz, prostat kanseriyle ilgili yanlış inanışların erken teşhisi geciktirdiğini ve tedavi şansını azalttığını söyledi.

Abone Ol

Prostat Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında açıklamalarda bulunan Medicana Çamlıca Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Cenk Gürbüz, toplumda yaygın olarak bilinen "Ailemde yoksa bana da olmaz" veya "Hiç şikayetim yok, kanserim de yoktur" gibi düşüncelerin büyük bir yanılgı olduğunu belirtti. Prostat kanserinin, özellikle erken evrede belirti vermeden ilerleyebildiğini hatırlatan Prof. Dr. Gürbüz, "Hastalığın sessiz seyreden bu döneminde tanı konulmazsa, tedavi şansı düşer" dedi.

50 yaş üstü erkeklerin prostat kanseri açısından risk grubunda olduğunu belirten Gürbüz, ailesinde prostat kanseri öyküsü bulunanlarda bu riskin daha da arttığını söyledi. Sık idrara çıkma, gece idrara kalkma, zorlanarak idrar yapma gibi belirtilerin çoğunlukla ileri evrede ortaya çıktığını aktaran Prof. Dr. Gürbüz, kontrollerin ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Bilim dışı inanışlar teşhisi ve tedaviyi geciktiriyor

Toplumda prostat kanseriyle ilgili doğru sanılan birçok yanlış bilgi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Gürbüz, “Biyopsi kanseri yayar”, “PSA yüksekse kesin kanserim vardır” ya da “Tedavi sonrası cinsel hayat biter” gibi inanışların bilimsel dayanaktan yoksun olduğunu söyledi.

Modern tedavi yöntemleri sayesinde cinsel fonksiyonların korunabildiğini belirten Gürbüz, biyopsinin kanserin yayılmasına neden olmadığını ve PSA seviyesinin tek başına tanı için yeterli olmadığını ifade etti.

Prof. Dr. Gürbüz, “Prostat kanserinde en büyük risk, geç kalmaktır” diyerek, 50 yaşından itibaren her erkeğin, ailesinde prostat kanseri olan bireylerin ise 40 yaşından itibaren yılda bir kez üroloji kontrolüne gitmesi gerektiğini vurguladı.