Özgür Özel'in açıklamaları şu şekilde;
Özel: Bir yolsuzluk, bir usulsüzlük varsa Cemil Tugay’a ‘Sen bunu niye gizlemedin?’ diye sorulamaz
"Cemil Bey’in net açıklamalarından anladığımız kadarıyla bu işin başlangıcı, Cemil Bey’in bir suç duyurusu falan değil. Bu iş, zaten o konuda ben de belgeleri de gördüm. 2023 yılının Temmuz ayında başlayan bir soruşturma var. Ama bunun devamında Cemil Bey 2024’ün 31 Mart’ından sonra geldiği dönemde, orada tam olarak iki, üç beyan var, tam olarak böyle gidip de görmedim. Ama şöyle bir şey, bir iç denetçi raporu var. Cemil Bey’in anlattığı kadarıyla ve anladığım kadarıyla. Sayıştay bir denetim yapmış, Sayıştay denetimden sonra demiş ki, ‘Buraya bir iç denetçi görevlendirin.’ Görevlendirmişler. İç denetçi raporunu, daha başkanlık onayına bile sunmadan Sayıştay demiş ki ‘O raporu bana da verin.’ O raporu ilgi tutup bir şeyler yapmış. Sonrasında da o rapor Cumhuriyet Savcılığına gitmiş. Sonra Cumhuriyet Savcılığı da ‘Bu bana hitaben yazılmadığı için işlem yapamıyorum’ demiş, ona hitaben de yazılmış. Böyle bir şey var. Şimdi burada, tabii bu bir kamu kurumu. Savcı bir şey deyince, bilmem ne bir şey deyince, müfettiş bir şey deyince, ‘O evrakı ver’ deyince vermen lazım. Zaten bir yolsuzluk, bir usulsüzlük varsa Cemil Tugay’a ‘Sen bunu niye gizlemedin?’ diye sorulamaz. Ama ben orada bir yolsuzluk, bir usulsüzlük değil, bir bambaşka çaresizlikler ve zorluklar olduğunu biliyorum. Şimdi ondan bahsedeceğim."
Özel: Sen para veriyorsun, burada kooperatif yapacağım diye, para başka yere gidiyor
"Tunç Bey Cemil Bey’i, Cemil Bey Tunç Bey’i suçluyor falan. O siyasi bir husumetten böyle bir şey çıkmaz. İkisi de birbirine yapmaz, yapmamalıdır, olmamıştır. Öyle bakıyorum mevzuya. Tunç Bey’in pırıl pırıl bir avukat kızı var. Onunla iletişim halindeyim. Dedim ki ‘Bana dosyanın, sizin gözünüzden bir raporunu hazırla.’ Bir bilgi notu attı bana. Hatta dedim ‘Bir araya gelelim, bana sun.’ Ayrıca da Perşembe günü Cemil Bey geliyordu, herhalde yarın akşam gelecek. Hatta gerekirse tarafları avukatlar düzeyinde de bir araya getirip, bir mevzuyu açıklığa kavuşturup, hani olası bu yanlış anlaşmaların çözülmesi lazım. Burada Genel Başkan olarak da doğrudan müdahil oluyorum. Mevzunun esas kendisi şu. İzmir’de bir kentsel dönüşüm meselemiz var. Kentsel dönüşüm konusunda, bu iktidar İzmir’e neler yapıyor biliyorsunuz. İmzaları atmıyor, atmıyor, atmıyor. O dönemde haklı olarak hem Genel Başkanımız, parti yönetimimiz İzmir’deki bu kentsel dönüşümde CHP’nin mesafe almasını istiyor. Çünkü bu işin başlatanı biziz Murat Karayalçın’la birlikte. Portakal Çiçeği Vadisi, işte projeler. Ve orada kaynak bulunamıyor falan. Orada geçmiş dönem çok iyi niyetli yönlendirmelerle oturuyorlar, düşünüyorlar. Bakıyorlar ve bir kooperatif modeli üzerinden kentsel dönüşüme kalkışıyorlar. Sonradan tabii ‘Ya bu hatalar nasıl yapıldı?’ falan diye bakınca, bir çok yönden de insan yapılan işin o kısmına şöyle hak veriyor. Ama en sonunda mağdurlara hak vereceğimi şimdiden söyleyeyim. Ya 1 milyon 200 bin lira maliyeti olan bir inşaata 600 bin liraya daire teklif ediliyor. ‘Neden?’ İlk bir başlamak için. Kolay değil, gecekondu mahallesine gidiyorsun. Hayal satamazsın öyle mahalleye. Somut. Ya bir yerde yapacaksın, ‘Burayı bana ver, geç bu daireye’ diyeceksin. Ya da çok cazip bir şey teklif edeceksin. Kira yardımı teklif edeceksin. O mahallelerde bu iş böyle başlıyor. Ve böyle beş, altı tane kooperatif var bu işlerle ilgili. Bu sırada bu işler giderken biraz yavaş gidiyor, hızlı gidiyor falan filan. Ama işin kötüsü, bu süreç içinde bu inşaat maliyetlerinin bir anda fırladığı dönem yaşanıyor. 1 milyon 200 bin şöyle düşünülmüş. Razı edelim, ilk apartmanları neredeyse yarı fiyatına verelim, olsun. Millet görünce zaten gelir, normal fiyattan da satarız. Zaten burada bir az para toplamıştık durumu varken, mesela 1 milyona mal olacak şeyin maliyeti 5 milyona çıkıveriyor. Burada bir zorluk var. Bu bir dursun. Bu sefer bir başka kooperatif var. Bundaki toplanan parayla bunu bitirmeye kalkınca, bu Kooperatifçilik Kanunu’nda suç. Buradaki adamları dolandırmış gibi oluyorsun. Birden çok kooperatif projesi var. Öbürünü bitireyim ki buna döneyim gibi bir şey. Benim anladığım bakın, benim anladığım. Hani biraz önce anlattığım dosyalardaki hakimiyetim direkt evrak üzerinden. Burada bana anlatılanlar üzerinden. Ama buna da çok kısa sürede tam bir şey yapacağım. Benim anladığım hani dolandırıcılık diyorlar ya. Bu arkadaşlar milletin parasını alıp da yemiş değil. Ama bu kooperatifteki insanın gözünden bak. Sen para veriyorsun, burada kooperatif yapacağım diye, para başka yere gidiyor ya. Adam ‘Dolandırıldım’ diyor. Bazı kooperatiflerde duyduğumu söylüyorum, paranın yüzde 75’i ödemiş, inşaat yüzde 25’te. Bazısında yüzde 50 ödemiş 50’de ama, ilerlemiyor. Para gitmiş, ev yok."
Özel: Tunç Soyer, Heval Savaş Kaya ve Şenol Aslanoğlu kurultayda bizim karşımızdaydılar
"Şimdi mesela Cemil Tugay bunların kira yardımlarını ‘6 binden 12 bine çıkardım’ dedi, geçtiğimiz aylarda. Kiraları ödeniyor. Ama mağdur insanlar. O inşaat maliyetleri. Mutlaka kötü yönetim vardır hata vardır falan. Eğer yolsuzluk varsa, zaten ortaya çıksın. Kim yaptıysa. Çünkü bu böyle bir kişi, iki kişi değil, koca bir yapı. Her şey olabilir. Bu işin içinde bürokratı var, yöneticisi var, işadamı var, bilmem nesi var. Bir de bu kooperatiflere bu iş yürüsün diye İzmir’den iş adamları dahil edilmiş, hakimi var, savcısı var bilmem nesi var işin içinde. Böyle bir şeyler de var. Yolsuzluk, usulsüzlük varsa üzerine gidilsin. Ama benim gördüğüm ve anladığım kadarıyla inşaat maliyetlerinin artmasıyla bir takım çareler aranırken. Bir de orada müteahhit bulunamamış, müteahhit bulamıyorsun ya o dönemde. İzbeton ‘Ben bulurum’ demiş. Müteahhit bazısını bir müteahhide yaptırmış olmamış. İzbeton müteahhitçiliğe kalkmış. Ki burada da şöyle bir şey olmuş. Müteahhidi kurtarmayan İzbeton’u kurtarır mı? Müteahhit akıllı. Bu kooperatif bitsin diye İzbeton devreye girmiş. Bu sefer İzbeton bitirememiş, zarar etmiş. Bu iş, bir bütün halinde. Bu iş, iki yıldır üç yıldır İzmir’de kaynıyordu. Ben açık söyleyeyim Cemil Bey’e ilk talimatım ‘Şu kooperatif işini çözün’ dedim. Açık söyleyeyim, Ben Genel Başkanlığa adaydım. Tunç Bey, Heval falan filan da karşı taraftalar. Şenol Bey, Ankara İl Başkanımız. Daha o zaman bazıları bana gelip şey dediler. ‘Bunların kooperatifi var, milleti zarara uğrattılar, bunu kullan.’ Dedim ‘Ya kardeşim kullan olur mu? Biz siyaseti o boyutta yapmayız.’ Ağzımıza alıp bunu zaten konuşmadık, konuşulacak şey değil. Ama ta kurultaydan bundan iki ay önce bu mevzular fokurduyordu. Cemil Bey’e ‘Ben bu işi hızlıca çözelim’ dedim. Cemil Bey ‘Bakalım’ dedi. Ama o da bir sürü zorluğunu anlattı bana bu işin. Her biri ayrı tüzel kişilik, kamu parasını koysan olmaz. Mesela diyorum ki ‘Oradaki mağduriyeti bir emsal artışıyla çözülemez mi? Hani anlatırsın AK Partilisi, MHP’lisi, İBB meclis grubuna. Biraz daha kat vereceğiz, müteahhit bulacağız.’ Diyor ki ‘Verilecek olan verilmiş zaten’ diyor. Sırf o inşaat maliyetleri çözülsün diye. Diyorlar ki ‘Arsa sahiplerinin de hakları var. Versem bu sefer onu kandırmış olacaksın. Alırken öyle almadın’ falan. Birçok teknik, idari zorluktan bahsettiler. Ben Tunç Soyer’in, Tunç Soyer ile biz aynı yatılı okuldan mezunuz. Ben Tunç Soyer’in bırakın bir yolsuzluk, bilmem ne yapmak, bile isteye bir insanın bir zarara uğraması falan filan, öyle biri değil Tunç Soyer. Ben çok yakın tanırım. Böyle olduğumuz olmuştur, ama gözümle görsem inanmam Tunç Soyer’in böyle işlere kalkışacağını. Birçok arkadaşın ismi geçiyor falan. Kötü yönetim, başarısızlık, bazen beceriksizlik, bazen talihsizlik, birden inşaat maaliyetlerinin çıkması. Kooperatif modelinin birbirine destek olmaması. Mesela bu şirket olsa buradan aldın, buraya koydun falan. Sen hesabı tuttur, bakmazlar ona. Ama kooperatifte her bir ayrı tüzel kişilik ve kooperatif üzerinden bu işlere sert müdahale ediliyor yani. Dolandırıcılık lafının öyle bir boyutu var.”
Özel: Kooperatifler tamamlanmalı, tamamlanmazsa biz bu işten zarar görürüz ve vebal altında kalırız parti olarak
“Benim dediğim gibi duyarak, anlayarak gördüğüm mesele bu. Ama bir gerçek var. ‘Kime hak veriyorsun burada?’ En çok mağdurlara hak veriyorum. Önemli bir kısmı CHP’lidir, seçmenizdir. Mağdur insanlar. AK Partililerin provoke ettikleri, eylem yapmaya teşvik ettikleri falan ama kardeşim eğri otur doğru konuş. Aldığın şeyi AK Parti’nin bir belediyesi böyle yaptığında bizim CHP’liler gidip sahip çıkmıyor mu, kentsel dönüşüm hatasına falan. AK Parti de İzmir’in muhalefet partisi yani bunu da görmek lazım. Hoş görmediğin bir sürü provokasyonları var ama bu imkanı vermeyeceksin. Bulursa kullanılır adam yani. O arkadaşların mağduriyetlerini çözmemiz lazım. Oraya bir çare üretmemiz lazım. Aslında bunun yapılması için ilk baştan da ben söyledim. Cemil Bey de hatta bir bürokratı bir şeyler anlattı geçen gün. Şu var ama bu zorluğu var. Dedim ki irade mi kullanacağız bir şey mi yapacağız gerekirse gidilir bakanlıkla konuşulur, bir çare üretilsin buraya. Veya başka bir yerden bir şey üretelim. Diyorlar ki ‘Başka bir yerden arsa ürettik, buraya verdik. Kamunun malı bu insanlara vereceğiz’ o da olmuyor. Oraya bir rıza üretip, bu insanlığın sorununu çözmemiz lazım bizim. Bu işte en haklı mağdurlar. Kooperatifler tamamlanmalı, tamamlanmazsa biz bu işten zarar görürüz ve vebal altında kalırız parti olarak. Mesela Şenol Aslanoğlu, İzmir il başkanı. O da mesela kurultayda biz karşı taraflardaydık. Kurultaydan sonra İzmir il Başkanlığı görevine devam etti, çalıştı önemli işler yaptı. O da mesela ‘Cemil Beyle Tunç Bey arasında sorun olmasın, bu iş çözülsün’ diye çok çırpınanlardan birisi. Şahitliğim var yani. Büyük emekler verdi. Diğer taraftan ismi geçen bir çok mesela eski Genel Sekreter, bizim Sarıgöl Belediye Başkanımızın oğlu, pırıl pırıl Barış Karcı. Birçok bürokrat arkadaş, görev almış arkadaş hiç onların yani dediğim gibi bir kötü niyet olduğuna inanmam ama ‘Ben aldatıldım, kandırıldım’ diyen adama da bizim arkadaşlar iyiniyetli, ‘Sus, bağırma’ diyecek halimiz yok, o sorunu çözmemiz lazım.”





