2025 yılı sinema dünyasında yalnızca görsel açıdan değil, anlattığı hikâyelerle de izleyiciyi zorlayan yapımlarla öne çıktı. Bilim kurgu, psikolojik gerilim ve korku türlerini politik ve felsefi alt metinlerle harmanlayan bu filmler, HBO Max kataloğunda yılın en çok konuşulan işleri arasında yer alıyor. İşte izledikten sonra uzun süre etkisinden çıkamayacağınız üç güçlü yapım.

Companion

Companion, teknolojinin insan ilişkileri üzerindeki tahakkümünü rahatsız edici bir gerçeklikle ele alan bir bilim kurgu-gerilim. Romantik bir hafta sonu kaçamağı gibi başlayan hikâye, kısa sürede karanlık bir kâbusa dönüşüyor. Iris, erkek arkadaşıyla birlikte izole bir eve gider ancak yaşanan şiddetli bir olay, onun sandığı kişi olmadığını ortaya çıkarır.
Film ilerledikçe Iris’in bir “eşlikçi robot” olduğu ve tüm duygularının bir uygulama üzerinden kontrol edildiği anlaşılır. Companion, özgür irade, kontrol arzusu ve “iyi adam” maskesi altında kurulan tahakkümü sert bir dille eleştiriyor. Sophie Thatcher’ın performansı, filmin psikolojik derinliğini güçlü biçimde taşıyor.

İzmirli Yönetmen Serhat Boylu’ya Avrupa’dan İnsan Hakları Ödülü
İzmirli Yönetmen Serhat Boylu’ya Avrupa’dan İnsan Hakları Ödülü
İçeriği Görüntüle

Sinners

Ryan Coogler’ın yazıp yönettiği Sinners, 1930’lar Amerika’sında geçen atmosferiyle korku sinemasını politik bir anlatıya dönüştürüyor. Birinci Dünya Savaşı’ndan dönen ikiz kardeşler, Mississippi’de kendi eğlence mekânlarını kurmak ister. Ancak geçmişin travmaları ve kasabayı saran doğaüstü tehdit, bu hayali hızla kâbusa çevirir.
Film, vampir mitolojisini yalnızca korku unsuru olarak kullanmıyor; ırkçılık, sömürü ve özgürlük gibi temaları merkeze alıyor. Michael B. Jordan’ın ikiz kardeşleri canlandırdığı performans, filmin dramatik gücünü artırırken Sinners, 2025’in en iddialı yapımlarından biri olarak gösteriliyor.

Mickey 17

Oscar ödüllü yönetmen Bong Joon-ho imzalı Mickey 17, bilim kurguyu kara mizah ve sert toplumsal eleştiriyle birleştiriyor. 2050’lerde geçen film, insanlığın başka bir gezegeni kolonileştirme sürecini merkezine alıyor. Borçlarından kaçmak isteyen Mickey Barnes, “harcanabilir” bir işçi olarak uzay görevine katılıyor. Bu sistemde Mickey’nin görevi net: Ölmek. Her ölümden sonra anıları korunarak yeniden klonlanıyor.
Ancak bir görevden sağ döndüğünde, yerine çoktan yeni bir Mickey üretilmiş olması işleri çıkmaza sürüklüyor. Film bu noktada kimlik, bireysellik ve insan hayatının değeri üzerine çarpıcı sorular soruyor. Robert Pattinson’ın farklı Mickey versiyonlarını canlandırdığı performans, yapımın en güçlü yanlarından biri olarak öne çıkıyor.

Kaynak: Haber Merkezi