Bir zamanlar “trafikte bekleme yok” ifadesiyle anılan İzmir’in yollarında, son yıllarda artan araç sayısı ve kentleşmenin etkisiyle trafik yoğunluğu daha belirgin hale geliyor. Özellikle sabah ve akşam saatlerinde yaşanan dur-kalklar ve beklemeler, şehirdeki ulaşımı zaman zaman güçleştiriyor ve İzmir trafiğini “küçük bir İstanbul” manzarasına yaklaştırıyor. Uluslararası navigasyon şirketi TomTom’un 2021 trafik indeksine göre İzmir, normalde 30 dakikada kat edilen bir güzergâhın yoğun trafik nedeniyle 41 dakikaya çıktığını gösteriyor; bu da yüzde 37’lik bir artış anlamına geliyor. Aynı çalışmada, İzmir’in 2021 yılında dünyada trafik yoğunluğu açısından 29. sırada yer aldığı; Avrupa’daki ülkeler ve şehirler arasında da 16. olduğu belirtiliyor. Yerel haberlere göre, sabah saatlerinde özellikle Yeşildere–Akçay hattı gibi güzergâhlarda, “kırmızı” trafik yoğunluk uyarılarına rastlanıyor.
“İstanbul’a benzeme” iddiası ne kadar yerinde?
İzmir’in 2021 verilerinde trafik yoğunluğu yönünden Avrupa'da 16., dünyada 9. sırada olması, İstanbul’la aynı düzeye geldiğini söylemek için yeterli değil ama yukarı yönlü bir trend olduğu açık. Yine de, İzmir’de özellikle iş çıkışı saatlerinde (örneğin Cuma akşamı 18:00-19:00 arası) yoğunluk ciddi şekilde artıyor. Bu, İstanbul’daki tipik trafik sıkışıklığı saatleriyle benzerlik taşıyor.
Neler etken?
Araç sayısının artması ve özel araç kullanımının yaygınlaşması, trafik yoğunluğunu artıran temel parametrelerden. Toplu taşıma alternatifleri ve ulaşım altyapısındaki gecikmeler, şehir içi araç trafiğini daha da fazla baskılıyor. Kentleşme ve göç gibi faktörler, özellikle ana güzergâhlarda yoğun araç akışına neden oluyor.
Gözlemler ve sonuçlar
Ancak, “İzmir tamamen İstanbul trafiğine döndü” demek, mevcut verilere göre abartılı olabilir. İzmir hâlâ İstanbul ölçeğinde bir trafik yükü taşımıyor ama yönü endişe verici. İzmir’de yaşayan sürücüler ve toplu taşıma kullanıcıları, sabah ve akşam saatlerindeki sıkışıklığı daha iyi hissediyor.