Gediz Nehri gibi akarsular, tarım ilaçları ve fabrika atıklarıyla yüklendi, körfeze taşıdığı çamurla sığlaşmaya başladı. 1960’lı yıllarda, sanayi devriminin hızlanmasıyla tekstil, kimya ve gıda sektörleri körfeze zehir akıttı.
55 yıl önce körfezin kendini yenileme kapasitesi aşıldı
Kanalizasyon suları, iç körfezi adeta bir foseptik çukuruna dönüştürdü. Ağır metaller gibi toksik maddeler, balık popülasyonunu tehdit etmeye başladı. 1970’lerde, nüfus 500 bini aşınca, körfezin kendini yenileme kapasitesi aşıldı. Deniz suyu kalitesi hızla düştü, yüzme ve balıkçılık tehlikeli hale geldi. Bilimsel çalışmalar, o yıllarda oksijen seviyelerinin alarm verici düşüşte olduğunu raporladı. 1980’lerde, İzmir’in sanayi başkenti olması, kirliliği katladı. Organize Sanayi Bölgeleri’nden gelen atıklar, dereler aracılığıyla körfeze ulaştı. Kötü koku ve çamur birikimi, halkı sahillerden uzaklaştırdı. 1982’de, İl Hıfzıssıhha Kurulu, iç körfezde avcılığı yasaklamak zorunda kaldı. Nüfus 1 milyonu geçerken, ağır metal izleri balıklarda tespit edildi. 1990’larda, kirlilik zirveye ulaştı, su rengi değişti ve ekosistem çökmeye başladı. Deniz marulları ve alg patlamaları, oksijensiz bölgeler yarattı. Büyük Kanal Projesi’nin temelleri atıldı, ancak yetersiz kaldı. 2000’lerde, proje tamamlandı ve kısmi iyileşme sağlandı. Atık sular arıtılmaya başlandı, balıklar kısmen körfeze döndü.
Neler yapılabilirdi?
Ancak, 2010’larda yeni sanayi atıkları ve iklim değişikliği, toparlanmayı engelledi. Mikroplastik kirliliği, her mevsim körfezi sardı. 2020’lerde, pandemi sonrası endüstriyel artış, balık ölümlerini tetikledi. Gediz Deltası’ndaki tarım kirliliği, besin yükünü artırdı. 2023’te, müsilaj benzeri oluşumlar körfezi sardı, renk değişimi yaşandı. 2024’te, toplu balık ölümleri ve kötü koku, Konak’tan Karşıyaka’ya yayıldı. Bakanlık raporları, arıtma tesislerindeki yetersizliği suçladı. Çiğli ve Güneybatı tesislerinden standart dışı deşarjlar tespit edildi. İhmaller arasında, arıtma tesislerinin yetersiz kapasitesi, sanayi atıklarının denetime tabi tutulmaması ve Gediz Nehri’nin kirlilik yükünün kontrol altına alınmaması yer aldı. Körfezin kirlenmesini önlemek için erken dönemde sıkı atık yönetimi yasaları uygulanabilir, sanayi tesislerine filtre zorunluluğu getirilebilir ve Gediz Nehri’ne tarım kimyasallarının ulaşması engellenebilirdi. Bu önlemler, körfezin ekosistemini korumak için hayati önem taşıyabilirdi. 2025’te, kirlilik 4 mevsim devam etti, uydu haritaları alarm verdi. İZSU’ya milyonlarca lira ceza kesildi, soruşturmalar başladı. Uzmanlar, yılların birikimiyle ekosistemin can çekiştiğini belirtiyor. Hükümet, dip tarama ve dere temizliğiyle acil önlemler aldı. İzmir Körfezi’nin kurtuluşu, kaynakta kirliliği kesmekte yatıyor. Gelecek nesiller için bilimsel müdahale şart. Kısa vadede kirlilik kaynakları kontrol altına alınarak balık tüketimi ve yüzme için güvenli bölgeler oluşturulabilir. Orta vadede ekosistemin toparlanmasıyla körfez, yeniden sağlıklı bir yaşam alanına dönüşebilir. Düzenli analizlerle balıkların ve suyun güvenliği garanti altına alınmalı.




