İzmir'de 5 gündür devam eden grev, bazı çevrelerin iddia ettiği gibi sendikanın fahiş ücret taleplerinden değil, belediyenin “eşit işe eşit ücret” ilkesini uygulamayı reddetmesinden kaynaklanıyor. Bu temel neden en başından göz ardı edilirse grevin ne anlama geldiği anlaşılamaz.

Madde madde grevin doğruları ve yanlışları

1- Türk-İş’e bağlı Belediye-İş Sendikası’nın yetkili olduğu şirketlerde imzalanan toplu iş sözleşmelerine tabi çalışan işçiler ile DİSK'e bağlı Genel-İş Sendikası'na üye işçiler arasında on binlerce liraya varan ücret farkları bulunuyor.

2- Cemil Tugay “eşit işe eşit ücret” talebinin haklı olduğunu kabul ediyor, ancak önceki toplu iş sözleşmelerini “sorumsuzluk” olarak niteliyor. Yani hem ücret farkını hem de bu farkın belediyede ciddi bir sorun yarattığını reddedemiyor. Özetle sendikalar arasında ücret farkı olduğunu biliyor. Ama bunu çok fazla dile getirmiyor. En çok dile getirdiği konu ise Tunç Soyer döneminde imzalanan toplu iş sözleşmesi.

3-Cemil Tugay ne diyor? "Son 5 yılda asgari ücretin dolar karşılığı yüzde 57 artarken, İZENERJİ işçisinin maaşı dolar bazında yüzde 85 arttı" diyor. Cemil Tugay bundan 7 ay önce, asgari ücret görüşmeleri sürerken "Açlık sınırının 20 bin lira olduğu bir dönemde asgari ücretin 17 bin lira olduğunu kimse konuşmuyor’’ diye yakınıyordu. Aynı Cemil Tugay, asgari ücret açıklandıktan sonra da "Ekonomik kriz ortamında İzmirlileri açlık ve yoksulluk sınırı altında tutmayacağız" dedi. Burada bir çelişki yok mu?

4-Cemil Tugay sürekli olarak ‘’Belediye bütçesi yok edildi, talebi karşılayamayız’’ diyor. Hatta bu maaşlar ödenirse İzmir batar diyor. Peki, durum gerçekte böyle mi? Belediyenin 2025 bütçesinden personele ayırdığı pay sadece yüzde 7. Bu tutara sigorta primleri ve yıl içinde yapılacağı öngörülen zamlar da bu orana dahil. Buna karşılık ‘’hizmet alımı’’ olarak adlandırılan ihale giderleri bütçenin yüzde 21’ini oluşturuyor. Benzer şekilde ‘’gayrimenkul sermaye üretim giderleri’’ başlığı altında toplanan müteahhitlere ve yüklenici firmalara ödenen tutarın oranı da yüzde ise 22. Yani patronlara ve müteahhitlere aktarılan kaynak işçiye ayrılanın 6 katından fazla. Bu arada hatırlatmakta yarar var; Cemil Tugay, bir önceki dönem Karşıyaka Belediye Başkanı iken Karşıyaka'da gelir adı altında 2019 yılında Mavişehir'de yer alan 32 milyon lira değerindeki konut imarlı denize sıfır arsa 20 milyon liraya Cengiz İnşaat'a satılmıştı.

5-Cemil Tugay’ın ‘işçilerin talebi’ olarak aktardığı tutarların içerisinde sigorta primi, işsizlik sigortası, yol-yemek yardımı, kıyafet desteği gibi çok sayıda zorunlu ve temel kalem bulunuyor. Bu temel ihtiyaçlar Tugay'a göre lüks olarak algılanıyor. Bir temizlik işçisinin devlet hastanesinde muayene olabilmesi, emekli olabilmesi, mesai arasında yemek yiyebilmesi, işe servis veya toplu taşımayla gidebilmesi, iş kıyafeti giyebilmesi gibi hakları lüks. Halbuki bu kameler birer insani ihtiyacı ifade ediyor.

6-Belediyede temizlik işçisi 50-60 bin lira maaş alıyor. Aynı işi özel sektörde yapanlar 22 bin lira alıyor. Bu adil mi?'' Öncelikle şunu sormak gerekiyor; 22 bin TL adil bir ücret mi? Yani bu ücreti kendisi normal mi karşılıyor? Öte yandan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan bir temizlik işçisinin net ücreti 50-60 bin lira değil, 37 bin lira. İzmir Büyükşehir Belediyesi temizlik işçisine 45 bin lira ücret teklif ediyor. Aynı işi yapan ve toplu sözleşme imzalamış emsal şirketlerde çalışan bir işçi 64 bin lira kazanıyor.

7-Grev nedir? Ne için yapılır? Bu iki sorunun da cevabını Cemil Tugay'ın bilip bilmediği konusu cevaba muhtaç. Çünkü "Grev var ama halk cezalandırılıyor. Grev yasal olabilir ama bu halkı çöplüğe, hastalığa mahkûm etmek değildir!" Oysa grev, tam da, işçi sınıfı tarafından dünyanın her yerinde ve özellikle Avrupa ülkelerinde hayatı kesintiye uğratmak için yapılır. Yakın bir dönemde Belçika'da havayolları çalışanları greve gitmişlerdi ve uçuşlar iptal edilmişti. Yakın zamanda bizzat CHP tarafından yürütülen boykot kampanyalarında da iktidara yakın şirketler hedef alınmamış mıydı?

8-Grev kırıcılık yapmak konusu ise bir diğer konu... Grev kırıcı, işçilerin yaptığı bir greve katılmayarak ya da grevdeki işçilerin yerine çalışarak grevin etkisini azaltan veya bozanlara denir. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 70. maddesine göre grevdeki işçilerin yerine işçi çalıştırmak yasaktır. Bu yasağa uymayan patronlara para cezası verilir. İlçe belediyelerinin temiz işçilerine çöp toplatan Cemil Tugay bu nedenle hukuka aykırı davranmaktadır. Dün gece Alsancak'ta da "evinize gidin" dediği grevdeki işçilere söylediği sözün de bir anlamı yok. Çünkü Tugay'ın dediği gibi ''Greve çıkan işçi gitsin evinde otursun'' gibi bir durum hiçbir grevde asla olmaz. Greve çıkan işçiler nöbetleşe bir şekilde görev alanını terk etmez. Çünkü iş sahası boş bırakılırsa dün gece yaşandığı gibi grev kırıcılık yapabilir. Bu durumun önüne geçmek için elbette greve çıkan işçiler nöbetleşe olarak alanda beklemektedirler.

Kaynak: Haber Merkezi