İzmir Körfezi’nde kötü koku ve balık ölümleriyle birlikte su altı ekosisteminin zarar görmesi, genç çevrecileri harekete geçirdi. Uluslararası Çevrenin Genç Sözcüleri programı kapsamında bir araya gelen ekip, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’ne ait araştırma gemisiyle körfeze açılarak çözüm önerileri geliştirdi. Doğada bulunan canlıların başka organizmalar aracılığıyla dengeye kavuşturulmasını amaçlayan biyoremediasyon yöntemiyle körfezi temizlemeyi hedefleyen gençler, hazırlayacakları raporu yetkililere sunacak. SÜGEP Akademi Başkanı Mehmet Umut Dilsiz, “Körfez ölürse, İzmir ölür” diyerek çalışmaların önemine dikkat çekti.

Gençler körfez için çalışıyor

SÜGEP Akademi Başkanı Mehmet Umut Dilsiz, uzman biyologlar ve öğrencilerden oluşan bir ekip, İzmir Körfezi’nde yaşanan çevre kirliliğine bilimsel bir çözüm üretmek amacıyla "Deniz Yaşamının İyileşmesini Destekliyoruz" projesi kapsamında Urla açıklarında saha araştırması gerçekleştirdi. Bahçeşehir Kuzey Kampüsü Genç Sürdürülebilirlik Liderleri, Doç. Dr. Ertan Dağlı rehberliğinde Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’ne ait EGESÜF araştırma gemisiyle yaklaşık üç saat süren bir çalışma yaptı. Araştırmada, mikroorganizmaların kirleticileri doğal yollarla temizlemesini sağlayan biyoremediasyon yönteminin, körfezin eski canlılığına kavuşması için önemli bir çözüm olabileceği vurgulandı.

Dilsiz, yürütülen çalışmayla ilgili olarak, “İzmir Körfezi’nin eski ekolojik dengesine kavuşması için bilimsel yöntemler geliştirmeye odaklandık. Yaptığımız araştırmalar sonucunda en etkili yöntemin biyoremediasyon olduğunu gördük. Bunun için Ege Üniversitesi’nden akademisyenlerle iş birliği yaparak bir metodoloji geliştirmek ve detaylı bir rapor hazırlamak istiyoruz. Bu raporu başta yerel yönetimler olmak üzere ilgili tüm taraflarla paylaşmayı planlıyoruz. Belki de ortaya koyacağımız çözüm, başka bölgeler için de ilham kaynağı olur” dedi.

Körfezin sadece yüzeyde değil, su altında da ciddi bir kirlilik tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirten Dilsiz, laboratuvar ortamında yürütülecek analizlerin de sürecin önemli bir parçası olduğunu ifade etti. “Sadece yüzeyde görülen kirlilik değil, suyun altındaki ekosistem de büyük zarar görüyor. Balık ölümlerinin sebeplerini, kimyasal değişimleri ve suyun genel sağlığını analiz etmek için bilimsel verileri toplamaya devam edeceğiz” dedi. Hazırlanan raporun uluslararası bir program kapsamında Danimarka’ya sunulacağını belirten Dilsiz, araştırmaların yaz aylarında tamamlanacağını söyledi.

Biyolojik temizlik şart

Biyolog Çiçek Dilsiz ise biyoremediasyonun doğanın kendi mekanizmalarıyla temizlenmesini sağladığını belirterek, "İzmir Körfezi, evsel, sanayi ve tarımsal atıklarla ciddi bir kirliliğe maruz kalmış durumda. Bu ekosistemin sürdürülebilir bir şekilde iyileşmesi için doğaya zarar vermeyen yöntemler kullanmalıyız. Biyoremediasyon, belirli canlı türlerini kullanarak kirleticileri doğrudan parçalamayı ve ekosisteme zarar vermeden temizlemeyi sağlıyor. Ancak bunun için uygun canlıların belirlenmesi ve sürecin kontrollü bir şekilde yürütülmesi gerekiyor” diye konuştu.

İzmir'de Ramazan Bayramı boyunca hava nasıl olacak? İzmir'de Ramazan Bayramı boyunca hava nasıl olacak?

Körfezde özellikle azot ve sülfür oranının yüksek olduğunu belirten Çiçek Dilsiz, bu dengenin sağlanması için doğadaki belirli organizmalara ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Deniz marulu gibi bitkilerin bu kirleticileri temizleyebileceğini ancak kontrolsüz şekilde çoğaldıklarında ekosisteme zarar verebildiklerini vurguladı. Dilsiz, “Deniz marulu gibi doğal filtreler çoğaldığında ekosistemi temizler, ancak kontrolsüz artışları kokuya ve yeni kirlilik sorunlarına neden olur. Bu yüzden deniz marulu yanında midye gibi diğer doğal temizleyicilerin de artırılması gerekiyor” dedi.

Gençler, körfezin ekosistemini araştırıyor

Çalışmaya katılan gençlerden 11. sınıf öğrencisi Çınar Narin, yapılan saha araştırmalarıyla körfezin su altı canlılığı hakkında önemli veriler topladıklarını belirtti. “Urla açıklarında yaptığımız çalışmada denizin 25 metre derinliğinden kum örnekleri aldık ve burada 120’den fazla canlı türü tespit ettik. Körfezin biyolojik çeşitliliği hala var, ancak kirlilik bu türlerin yaşam alanını tehdit ediyor” dedi.

Bir diğer katılımcı Alin Şanlı, balık ölümlerinin sebeplerini araştırdıklarını belirterek, “Deniz suyu sıcaklığı, tuzluluk ve oksijen seviyelerinin balıklar üzerindeki etkisini öğrendik. Pasif hareket eden mikroskobik canlılar bile ekosistem üzerinde büyük etkilere sahip. Bizim bu çalışmamız, körfezin geleceği için önemli bir adım olacak” dedi.

Kötü koku sorununun çözülmesi için biyolojik yöntemlere güvendiğini söyleyen 10. sınıf öğrencisi Ada Coşkun ise, “Saha çalışmalarıyla ekosistemi anlamaya ve sürdürülebilir çözümler üretmeye odaklanıyoruz. Bilimsel veriler ışığında projeler geliştiriyoruz. Bu yöntem, ekonomik, etkili ve doğaya zarar vermeyen bir çözüm olabilir” ifadelerini kullandı.

Projeye katılan 10. sınıf öğrencisi Derin Hekim de, “Körfezdeki koku sorununun nedenlerini anlamak ve çözüm üretmek amacıyla bu projeye katıldım. Bugün denizde yaptığımız araştırmalar sonucunda biyoremediasyonun etkili bir yöntem olabileceğini gördük. Plankton ölümleri körfezdeki kokunun en büyük sebeplerinden biri. Araştırmalarımız sırasında plankton ölümlerini önleyebilecek üç önemli canlı türü belirledik: midye, deniz marulu ve sünger. Eğer bu organizmaların popülasyonunu artırabilirsek, plankton ölümlerinin önüne geçebilir ve körfezin kendini yenilemesini sağlayabiliriz” dedi.

İzmir Körfezi’nin eski canlılığını geri kazanması için bilimsel çözümler geliştiren genç çevreciler, projelerini hayata geçirmek için destek bekliyor.

Muhabir: Nihal Okumuş