Afrika'da doğdu İzmirli oldu: Şimdi emin ellerde! Afrika'da doğdu İzmirli oldu: Şimdi emin ellerde!

İzmir’de Son Dakika’nın sorularını yanıtlayan Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, son zamanlarda Ege Denizi’nde meydana gelen sismik hareketler ve depremlerin bölgeye etkileri, İzmir’in deprem hazırlıkları ve alınması gereken önlemler hakkında önemli açıklamalarda bulundu. işte sorular ve cevapları;

Yunanistan’ın Santorini Adasında OHAL ilan edilmesi ve vatandaşların tahliye edilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? 

“Ege Denizi’nde 500’den fazla deprem meydana geldi ve bu depremlerin 3 ila üzeri şiddetlerde olduğu gözlemlendi. Bu durum oranın halkını tahliyeye sevk etmiş olabilir ki bu olması gereken bir durum zaten. Tahliyelerden tutun okulların kapanmasına kadar birçok tahliye önlemi alınıyor. Biz sismolojik terim olarak deprem fırtınalarını hissedilmeyecek büyüklükte, hiçbir şekilde yıkıcı etkisi olmayacak güçte ve yüzlerce olarak tanımlarız. Ancak şu an Ege Denizi’nde gerçekleşen deprem fırtınaları, hissedilecek güçte ve neredeyse İzmir’den bile hissedilebiliyor. Bu da orada ciddi bir aktivite olduğu anlamına geliyor. Ancak bu volkanik bir patlamanın öncüsü mü? Ya da tektonik bir depremin habercisi mi? bunu zaman gösterecek. Volkanik bir patlamanın 4 belirtisinden 3’ü şu an o bölgede görülmüş durumda. Bu belirtiler nedir? Birincisi, deprem fırtınalarının olması, ikincisi, sıcaklığın ve gaz çıkışlarının artması, üçüncüsü gürültünün meydana gelmesi, sonuncusu ise yer kabuğunun biraz şişmesi. Yer kabuğunun şişmesi haricinde tüm belirtiler orada bulunmuş durumda. Santorini Adası’nın geçmişine baktığınız zaman, 1939’lu yıllarda çok ciddi büyüklükte patlamalar meydana gelmiş. Ancak tektonik deprem olarak 1959 yılında 7.2 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş ki bu da acaba buradaki deprem fırtınaları 1920’li yıllardaki volkanik patlamaya mı işaret yoksa 1950’li yıllarda gerçekleşen deprem büyüklüğünde bir depreme mi işaret bunu önümüzdeki zaman gösterecek. Yunanistan Halkının tahliye edilmesi temkinli olması çok doğal ve çok normal.”

1600’lü yıllarda Santorini Adasında gerçekleşen büyük volkanik patlama’nın izlerinin İzmir Çeşme’de, devam ettiği iddia ediliyor siz bu siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

“Küller yer altına girdiği zaman volkanik bir yapılaşmaya ya da kayaya dönüşür. Bundan dolayı kül şeklinde kalmaz volkanik bir yapı haline gelir ki volkanik küller bakıldığında çok da kayaç durumunda anlamında olabilecek bir durum olmadığından dolayı bu konuyu çok bilimsel olmayan ve biraz iddialı bir cümle olarak gördüm diyebilirim.”

Santorini Adası'nda bulunan yanardağ patlarsa İzmir ve Ege bölgesine etkileri ne olur?

 “Sönmüş bir yanardağ tekrardan aktif hale gelip bir patlama olduğu zaman tsunami oluşmaz. Tsunami tamamen tektonik depremlerden sonra meydana gelir. Volkanik patlama sırasında herhangi bir tsunami gerçekleşmez. En azından bunu vatandaşlarımıza söyleyebiliriz. Volkanik patlama gerçekleşirse ne gibi etkilerini olacağını soracak olursanız? Patlama çok büyük kül bulutları oluşturacağı için oradaki uçak veya havayolu güzergahı ile alakalı bazı problemler ortaya çıkabilir. Meteorolojik verilere göre hava basıncı, rüzgar hızı vs. birçok etki ile beraber Ege kıyılarına veya İzmir’e ne şekilde geleceği ile ilgili herhangi bir durumu patlama gerçekleştirdikten sonra ki meteorolojik verilere göre yorumlamamız daha doğru olur.  Olabilecek şey kül bulutlarının İzmir veya Ege kıyılarına gelmesi bu da tabi beraberinde hava kirliliğinden tutun, başka sıkıntılara sebebiyet verebilir.”Sinancan Öziçer

Celal Şengör’ün yanardağ patlaması ile ilgili yaptığı açıklamalar hakkında ne düşünüyorsunuz?

“Türkiye ciddi bir sıkıntı yaşar, az önce de bahsettiğim gibi volkanik patlamada oluşabilecek kül bulutlarının Ege kıyılarında olabilecek sıkıntılarından orada bir bulut oluşur yağmurla beraber yer altı suyuna karışır vb. buna benzer iklimsel sıkıntılar yaşanabilir. Yorum yapan kişinin hangi çalışmalar, hangi sismolojik verilere dayanarak yorum yaptığını söylemesi de önemli. Altı dolgun bir şekilde cümle kurmak gerekiyor. Ama bir volkanik patlama tsunami oluşturmayacağına göre, gaz bulutları ile alakalı bazı problemler olacağına göre, çok büyük bir zarar da oluşturmayacağına göre herhangi bir korku ve endişeye kapılmamızı gerektirecek bir durum söz konusu değil şu an için.”

İzmir’de beklenen büyük deprem hakkında ne düşünüyorsunuz? Uzmanlar İzmir'de 7 ve üzeri şiddette deprem beklendiğini söylüyorlar böyle bir ihtimal var mı?

“Son 120 yıla baktığımızda tarihsel dönemdeki depremlerin tespiti şiddet skalası ile olur. Şiddet demek ne demek, deprem meydana geliyor magnitüd anlamda herhangi bir 5.2, 6.3, 6.9 gibi ölçüm olmadığından dolayı bir sarsıntı meydana geldikten sonra, yer yüzdeki iz düşümüne göre 1’den 13’e kadar bir skala tespit edilmiş ve şiddetin durumuna göre rakamlarla tespit edilmiştir. 1900’lü yıllardan sonra sismografların teknoloji ile gelişmesiyle beraber magnitüd cinsinde depremler ölçülmeye başlanmış olup, ondan sonraki dönemlerden bu zamana kadar olan döneme baktığımızda İzmir ve çevresinde 7 üzeri deprem gelmemiştir. Bu zamana kadar İzmir’de 5-6 adet 7 ve üzeri deprem meydana gelmiş bunların hepsi denizlerde meydana gelen depremler. Biri torbalı taraflarında meydana gelmiş 6.5 şiddetinde, onun haricinde kalanlar Ege Denizi ve açıklarında meydana gelmiş. Bizler karadan ziyade Ege Denizi açıklarında meydana gelebilecek depremlere karşı önlem almalıyız ve oradaki fay hatlarını incelemeliyiz. Meydana gelen Sisam merkezli depremin meydana geldiği fay 29 Ekim 2020 tarihinde aktif fay haritası arasında bulunmuyordu. Bu da fayları ne kadar incelememiz, araştırmamız gerektiğini gözler önüne seriyor. Fayların ne kadar büyüklükte bir deprem meydana getireceklerini ölçecek jeofizik çalışmalar yapılması gerekiyor. Ondan dolayı biz bunları önemsiyoruz, bunları öneriyoruz, İzmir’imizde Dokuz Eylül Üniversitesi’nin Piri Reis sismik gemisi var İzmir ve açıklarını çok rahat bir şekilde tarar. İzmir’in karadaki faylarını araştırırken sadece hendek kazarak, oraya yaş tayin ederek bir yorum yapmaktan ziyade derin jeofizik yöntemlerle, elektrik sismik yansıtma yöntemleri ile kilometrelerce derinlikteki bir araştırmayla, yer altındaki fayların net bir şekilde geometrisini ortaya çıkarmamızı ve buna göre bir yol haritası çizmemizi her zaman önemsiyorum.”

İzmir olası bir büyük depreme daha hazır mı?

“Büyükşehir belediyesi, yerel yönetimler ve AFAD gibi kurumlar elinden geldiğince çalışmalar yapıyor. Ancak bazı şeylerin hızlanması gerekiyor, bazı konular vardır ki siyaset üstüdür, bunların başında depremler ve afetler gelir. Afetlere karşı ciddi bir önlem ve tedbirler alınması gerekiyor. Olay sadece afet sonrasındaki arama kurtarma çalışmalarından ziyade afet öncesindeki tespitler ve tespitlerle ilgili gerçekleştirilebilecek çalışmalarla ilgilidir. İzmir Büyükşehir Belediyesine baktığımız zaman İzmir’in zemini ile ilgili çok ciddi bir mikro bölgeleme çalışmaları yaptı, bunun sonuçlarını kısa bir süre içerisinde açıklayacaktır. Yerel belediyeler eylem planları, arama ekipleri, afet sonrası toplanma alanları ve geçici barınma alanları veya uzman ekip gelmeden önceki oluşturulabilecek afet gönüllüleri oluşturma konusunda çalışmalar yapıyorlar. Ancak olayların yapısal problemleri de vardır, yapısal anlamda bizim envanterimiz ne durumda bunu görmemiz gerekiyor. Deprem ve yapı tamamen can kayıplarına neden olan iki unsurdur bu iki terim arasındaki ilişki çok önemli olduğundan dolayı, bu konuda yapısal dönüşümlerin hızlanması ve gerçekleşmesi önemlidir. Bu dönüşümler hızlandığı sürece de dirençli ve sağlıklı kentleşme anlamında önemli bir adım atmış oluruz.”

Peki İzmir’de bulunan riskli bölgeler hangileri, siz bu konuda ne söylersiniz?

 “1999 yılında yapılan İzmir Master Planı’ndan tutun, üniversite ve büyükşehir tarafından yapılan zeminle ilgili çok ciddi çalışmalar var. Bu çalışmaları kaynak olarak gösterdiğimiz zaman, İzmir Körfezi’ni göz önünde getirdiğimizde kıyı şeritleri biraz daha dolgu zemin ve ana karaya daha uzak oldukları için iç kesimlere göre oradaki risk daha fazla diyebiliriz. Ama risk fazla demek orada bir deprem olduğu an yapıların yıkılacağı anlamına gelmiyor. 6.9’luk depremde kıyı şeritlerine nazaran Bornova tarafında bulunan iç kesimlerde yıkımlar ve can kayıpları olduğunu gördük. Bu nedenle zemin incelemesi ve o zemine uygun yapıların inşa edilmesi önemlidir.”

Muhabir: Doğay Akın