Çeşme’den Datça’ya, Bodrum’dan Foça’ya… Yazın kalabalık turist akını, Ege ve Akdeniz’in renkli pazarlarına hareket katıyor. Tezgâhlar sabahın ilk saatlerinden gece yarısına kadar dolup taşıyor; reçeller, el yapımı sabunlar, zeytin yağları, rengârenk takılar birbiri ardına alıcı buluyor. Fakat perde arkasında, bu canlılığın gölgesinde büyüyen bir başka tablo var: Hayatta kalma mücadelesi veren küçük üretici.

Son yıllarda maliyetler hızla yükseldi. Geçen yıl kilosu 20 TL olan kurutulmuş adaçayı bu yaz 35-40 TL arasında satılıyor. Zeytin ve zeytinyağı fiyatları bazı tezgâhlarda ikiye katlandı. Üstelik pazara girmek de artık daha pahalı. Belediyelerin kiraladığı stant ücretleri, yaz sezonunda yüzde 30-50 arasında arttı. Üreticiler bu maliyeti fiyatlara yansıttıkça “pahalı” etiketinden dolayı müşteri kaybetme riskiyle de karşı karşıya kalıyor.

Foça’da 15 yıldır pazarcılık yapan Elif Y., “Kalabalık çok ama alışveriş yapma oranı geçen seneye göre düşük. İnsanlar sadece fiyat sorup geçiyor. Malzeme maliyeti, stand kirası, nakliye… Üst üste bindi. Biz de geçim derdindeyiz,” diyor.

Benzer bir tablo Bodrum’da da var. El yapımı takı satan Mehmet B., “Turistin pazarlık etmesi normal ama artık pazarlık değil, yarı fiyatına bırakmamızı istiyorlar. Dolar arttı, ham madde pahalandı. Yine de yaz sezonu bizim için tek umut,” diye anlatıyor.

Turist sayısı son yıllarda rekor kırarken küçük üreticinin kazancı aynı hızda büyümüyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri de “hediyelik eşya” alanında zincir mağazaların yayılması. Büyük firmalar daha düşük fiyatlı, fabrikasyon ürünleri daha çekici hale getiriyor. Oysa yerel pazarcılar için kazanç çoğu zaman 3-4 aylık turizm sezonuna sıkışıyor.

Bazı belediyeler yerel üreticiyi desteklemek için festival pazarları, kooperatif standları açmaya çalışıyor. Fakat katılım sınırlı kalıyor. Örneğin Çeşme’de başlatılan “Doğal Ürün Günleri” sadece haftanın belli günlerinde kurulabiliyor. Üreticiler, daha kalıcı destek talep ediyor.

Bir diğer sorun da sahte ürünler. Özellikle sabun, reçel ve zeytinyağında bazı tüccarların ucuz fabrikasyon malları “köy ürünü” etiketiyle satması, gerçek üreticinin güven kaybetmesine yol açıyor.

Tüketiciler için pazar gezmek nostaljik ve keyifli bir tatil deneyimi olabilir. Ama tezgâhın arkasında duran üretici için bu sezon “kazanç ya da iflas” arasındaki ince çizgi anlamına geliyor. Turistik bölgelerdeki pazarlar her yaz renklenirken, birçok esnafın aklında aynı soru var: “Bu kışa nasıl çıkacağız?”

Muhabir: Hasret Deniz Öztop