Özdağ, savcının suçlamalarına dayanak olarak gösterdiği Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü’nün imzasız, mühürsüz ve hukuki değeri olmayan belgesini eleştirdi. Bu belgede adının bile geçmediğini vurgulayan Özdağ, “Savcı, belgede olmayan bir iddiayı varmış gibi sunarak gerçekleri insafsızca çarpıtıyor. Bu belge, istihbarat raporu olarak bile nitelendirilemez” dedi. Belgede, Kayseri’deki olayların eski Zafer Partisi üyeleri ve partiye müzahir olduğu iddia edilen kişilerin X paylaşımlarından etkilendiği değerlendirmesinin yer aldığını, ancak kendisinin suçlanmasının hukuka aykırı olduğunu belirtti.
Suç kişiseldir, Özdağ sorumlu tutulamaz
Savcının, eski Zafer Partisi üyelerine ait X paylaşımlarını Özdağ’a bağlamasını eleştiren Özdağ, “Suç kişiseldir. AK Partililerin suçları için Erdoğan, MHP’lilerin suçları için Bahçeli sorumlu tutuluyor mu ki, eski Zafer Partililerin paylaşımları için ben sorumlu tutulayım?” diye sordu. Ayrıca, iddianameye giren tek paylaşımın, Oğuzhan Kumpınar’a ait takipsizlik almış bir X olduğunu, diğer paylaşımların da suç teşkil etmediğinin yargı kararlarıyla sabit olduğunu ifade etti.
Kayseri olaylarının gerçek nedeni gizleniyor
Özdağ, Kayseri’deki olayların kendi X paylaşımlarından değil, 27 yaşındaki bir Suriyeli’nin 7 yaşındaki bir çocuğa taciz girişiminden kaynaklandığını vurguladı. Savcının bu gerçeği gizleyerek kendisini suçladığını belirten Özdağ, “Kayseri’nin namuslu insanları, bir çocuğun taciz edilmesiyle değil, benim X’lerimle tahrik oluyor diyor savcı. Bu, Kayseri halkına hakarettir” dedi. Hatay, Kilis, Gaziantep gibi Suriyelilerin yoğun olduğu illerde olay çıkmazken, Kayseri’de kendi paylaşımlarının etkili olduğunun iddia edilmesinin mantıksız olduğunu savundu.
Paylaşımlarım TCK 216/1’e uymuyor
Savcının, 2020-2024 yılları arasında yaptığı 32 X paylaşımını suç unsuru olarak nitelendirdiğini belirten Özdağ, bu paylaşımların Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2021/16861, 2024/2317 ve 2022/917 sayılı kararlarındaki “açık ve yakın tehlike” ve “şiddet çağrısı” kriterlerine uymadığını ifade etti. Paylaşımlarının siyasi eleştiri ve durum tespiti içerdiğini, kin veya düşmanlık amacı gütmediğini savundu. Örneğin, 18 Nisan 2020’de Hatay’da Suriyelilerin arazi aldığına dair bir haberi paylaşmasının, Kayseri olaylarından 4 yıl önce olduğunu ve nedensellik bağı kurulamayacağını belirtti.
Savcılık kin ölçer mi üretti?
Savcının, paylaşımlarının halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiğini iddia ettiğini ancak bu “kin”in nasıl tespit edildiğini sorgulayan Özdağ, “Savcılık kin ölçer diye bir alet mi üretti?” diyerek iddianamenin soyut olduğunu vurguladı. Yargıtay kararlarına göre, suçun oluşması için şiddet çağrısı veya halkın harekete geçmesi gerektiğini, ancak kendi paylaşımlarında bu unsurların bulunmadığını ifade etti.
25 paylaşımın tek tek incelemesi
Özdağ, savcılığın suçlama konusu yaptığı 25 X paylaşımını tek tek ele alarak, hiçbirinin suç unsuru taşımadığını savundu. Örneğin:
18 Nisan 2020: Hatay’da Suriyelilerin arazi aldığına dair bir haberi paylaşması, dönemin belediye başkanının açıklamasına dayanıyor ve suçlama içermiyor.
4 Ağustos 2020: Suriyelilere ücretsiz araç muayenesi yapıldığına dair bir paylaşım, hükümet politikasını eleştiriyor.
26 Ekim 2021: Suriyelilerin Türkiye’ye ekonomik ve kültürel yük oluşturduğuna dair bir video, demokratik bir imza kampanyası çağrısı içeriyor.
8 Şubat 2023: Deprem bölgesinde sığınmacıların yağma yaptığına dair bir paylaşım, kamuoyunda konuşulan bir durumu aktarıyor. Bu paylaşımların çoğunun yıllar önce yapıldığını, bazılarının beraatle sonuçlanan davalara konu olduğunu ve hiçbirinin Kayseri olaylarıyla bağlantılı olmadığını belirtti.
Siber suçlar raporunda adım yok
Özdağ, Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlar Şube Müdürlüğü’nün hazırladığı ve olayları kışkırtan sosyal medya hesaplarını listeleyen resmi raporda, kendi hesabının veya Zafer Partisi’ne ait herhangi bir hesabın yer almadığını vurguladı. “Eğer olsaydı, Kayseri Başsavcılığı soruşturma başlatırdı” dedi.
Savcı adaletsizlikten Allah’a hesap verecek
Savcının, suçsuz olduğunu bilmesine rağmen kendisini suçlu ilan ettiğini belirten Özdağ, “Bir savcı, suçsuz bir insanı suçlu ilan ettiğinde eve gidip nasıl başını yastığa koyar? Allah’tan korkmaz mı?” diye sordu. Kur’an’dan alıntı yaparak, “Allah, adaletten saparsanız yaptığınızdan haberdardır” dedi ve savcının ilahi adaletle karşılaşacağını ifade etti.
Hakime çağrı: “Bağımsız yargıçlar olduğunu gösterin”
Özdağ, hakime hitaben, “Bu dava siyasi bir soruşturmadır. İktidar yanlısı olsaydım burada olmazdım. Üzerinizde baskı olduğunu biliyorum, ama korkmayın. Allah’tan başka kimseden korkmayın” dedi. Beraat kararının, Türk milletine bağımsız yargıçların var olduğunu göstereceğini ve adalete umut aşılayacağını savundu. “149 gündür hapisteyim. Yargının bağımsız olduğu bir ülkede bu konuşmayı yapıyor olmazdık” diyerek, adil bir karar talebinde bulundu.
“Beraat, hukukun gereğidir”
Özdağ, savunmasında iddianamenin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, delillerin karartıldığını ve paylaşımlarının suç teşkil etmediğini Yargıtay içtihatlarıyla ortaya koydu. Mahkemeden, Anayasa ve yasalar doğrultusunda beraat kararı vermesini talep etti.