GÜNDEM

Son günlerde gündeme gelen midye dolmanın tarihi ve tehlikeleri

Türkiye’nin en sevilen sokak lezzetlerinden midye dolma, Osmanlı İmparatorluğu’nun çok kültürlü mutfağından doğarak günümüze uzanan bir miras. Kökeni 19. yüzyıl sonlarına dayanan bu yemek, bugün sadece Türkiye’de değil, Akdeniz ve Balkanlar’da da benzer versiyonlarıyla karşımıza çıkıyor.

Abone Ol

1950'li yıllarda tüketimi yaygınlaştı

Midye dolmanın ilk izleri, 1890’lı yıllarda İstanbul’un Pera (Beyoğlu) bölgesinde ortaya çıkıyor. Ermeni kökenli Kırıkor Usta’nın Haliç midyelerini pirinç, çam fıstığı ve baharatla doldurarak satmaya başlamasıyla popülerleşen lezzet, kısa sürede Galata Köprüsü ve Eminönü iskelelerine yayıldı. II. Abdülhamid dönemi belgelerinde, seyyar midye satıcılarının adı geçiyor.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Mübadiller sayesinde İzmir, Çanakkale ve Marmara’ya taşınan midye dolma, 1950’lerden itibaren Karaköy, Kadıköy ve Eminönü’nde tezgâhlarda yerini aldı. Limon sıkılarak yenmesi geleneği de bu dönemde yerleşti. Midye dolma, pirinç, kuş üzümü, tarçın, yenibahar ve zeytinyağı içeren iç harcıyla Türkiye’ye özgü olsa da, dünya çapında benzerleri mevcut: Yunanistan’da “Dolmades me Mydia” adıyla, özellikle Kavala ve Selanik’te Osmanlı etkisini taşıyor. İtalya’nın Puglia ve Campania bölgelerinde “Cozze Ripiene”, ekmek kırıntısı ve parmesanla fırınlanıyor. İspanya’nın Galicia kıyılarında “Mejillones Rellenos”, beşamel soslu bir tapas olarak sunuluyor. Fransa’nın Provence bölgesinde ise “Moules Farcies”, otlu ve tereyağlı bir versiyonla fırınlanıyor. Rekor: 2023’te İzmir’deki bir festivalde 1 saatte 12.000 adet midye dolma tüketildi. Hijyen standartları: 2011’den beri Tarım Bakanlığı tarafından ruhsatlı satıcılar denetim altında. Midye dolma, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne aday.

Midye Dolma Zehirlenmesi: Kışın Güvenli, Yazın Riskli

İkonik sokak lezzeti midye dolma, lezzeti kadar zehirlenme riskiyle de gündemde. Tarım Bakanlığı verilerine göre, yaz aylarında (Mayıs-Ağustos) midye zehirlenmeleri 3-4 kat artıyor; çünkü midyeler üreme döneminde kırmızı gelgit toksinlerini (paralitik kabuklu zehirleri) biriktiriyor. Güvenli dönem: Eylül-Nisan – özellikle Ekim-Mart ayları. Bu dönemde midyeler daha dolgun, lezzetli ve toksin seviyesi düşük. 15 Kasım 2025 itibarıyla tam mevsimindeyiz; ruhsatlı satıcıların soğuk zincirde taze Ege veya Karadeniz midyesi kullanması şart. Zehirlenme belirtileri: 24-48 saat içinde ishal, kusma, karın ağrısı, ateş; ağır vakalarda felç benzeri semptomlar bile görülebilir. Limon sıkmak zehri yok etmez! Bakteri (Vibrio, Salmonella), virüs (Hepatit A) ve ağır metal riski de cabası. 2011’den beri: Sokak satışı ruhsatlı ve laboratuvar testli midyeyle sınırlı. “R harfi olmayan aylarda midye yeme” kuralı (Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos) dünya çapında geçerli.
Öneri: Şu an kış mevsimi olduğu için güvenle tüketebilirsiniz – ama sadece güvenilir, ruhsatlı satıcılardan