CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yolsuzluklar üzerinden AK Parti'ye yüklendi. Özel'in konuşmasının satır başları şu şekilde;

Gel yarışalım. Gel siyasette yarışalım. A Haber’e çıkıp konuşalım. Sen de al belgelerini, biz de alalım belgelerimizi

"Bülent Arınç, bu partinin Başbakan Yardımcısı, bu partinin Meclis Başkanı, bu partinin Bakanı. Bu partinin daha sonra Cumhurbaşkanı İstişare Kurulu Üyesi. Bu partinin iliğini, kemiğini, AK Parti’nin akyuvarlarını bilen kişi. ‘FETÖ’ye parsel parsel sattın’ diyor. ‘Her türlü yolsuzluk var’ diyor. Bir soru soruldu mu? Vicdanı olan AK Partililere, MHP’lilere soruyorum. Bizim belediye başkanları kreş yaptırmış, ‘İrtikâba girer’ diyorsunuz. Okul yaptırmış, ‘Rüşvete girer’ diyorsunuz. ‘Madem ihaleyi alıyorsun, git orada aşevine bağış yap’ demiş onu diyorsunuz. Cebine para koymamış. Sizin cebinizden, ayakkabı kutunuzdan, elbise torbanızdan paralar çıktı da ne dedin? Ne dedin utanmadan sen, sen? ‘Bir paranın rüşvet olması için devletin cebinden çıkması lazım. Bir yolsuzluk olması için devletin cebinden, devletin zarar görmesi lazım’ dedin. ‘Kişilerden alınan devleti zarara uğratmaz’ dedin. Burada devletten alınan ne var? Adıyaman’da depremzedeye park yaptırmak, oyun parkı yaptırmak, bilmem ne yapmak için 24 saatlik günde 30 saat koşturan adama sorduğunuz soruya bak? Birazcık vicdan, ahlak ve edebe davet ediyorum. Gel yarışalım. Gel siyasette yarışalım. A Haber’e çıkıp konuşalım. Sen de al belgelerini, biz de alalım belgelerimizi. Sen bizi yenemeyince, Ekrem Başkan’ı yenemeyince niye Akın’ı yolluyorsun çelme çakmaya? Mertlik mi bu? Dürüstlük mü bu?"

Lüks yat şirketleri ile ahbaplık yapıp alıcı gözüyle 87 yıllık maaşıyla alamayacağı yatı gezip, ‘Bu yat nasıl olur, kaça olur?’ yapan adamın bu milletin kör kuruşunu koruyacağını kimse sanmasın

"Akın Gürlek eskiden kararları çok tartışılan bir hakimken, ardından kendisi Ankara’ya Bakan Yardımcısı olmuştur. Buz gibi siyasi makamdır, Erdoğan’ın ifadesiyle. Anayasa siyasete atılanın kürsüye dönmesini yasaklar. Bu Bakan Yardımcılığı zırvasını Anayasa’nın bu yasağından sonra yazdınız diye boşluktan yararlanıp koyduğunuz adam, daha 35 yaşındayken kendinden kıdemli herkesin önüne geçip AK Parti kontrolündeki İBB’den lüks makam aracını 540 gün kullanıp yanındaki arkadaşı en mütevazi araca binerken HGS’sini, benzinini, şoförünü, bakımını AK Parti döneminde İBB’ye yaptıran adamdır. Hiçbir başsavcının talep etmediği, oturmadığı boğazda manzaralı villayı kendisine hazırlıyorsunuz. Utanmadan ‘Tayini başlamadan tadilat başlamıştı’ diyorsunuz. Milyonluk tadilatlar yaptırıyor. Eve havuz yaptırıyor, kaçak müştemilat yaptırıyor. Devletin lojmana, tadilatına ayıracağı paranın 200 katı para ödeniyor. Teker teker o paraların nereden hareketlendiği belli. Bir savcı gelecek, bir gün bunlara bakacak. Lüks yat şirketleri ile ahbaplık yapıp alıcı gözüyle 87 yıllık maaşıyla alamayacağı yatı gezip, ‘Bu yat nasıl olur, kaça olur?’ yapan adamın bu milletin kör kuruşunu koruyacağını kimse sanmasın. Buradan kendisine soruyorum: Tuzla’da bir yazlık villa var mı? Soruyorum: Aileden herhangi birinin kredi kartlarını Vanlı bir iş adamı ödüyor mu? Vanlı bir iş adamı sizi bu borçlardan azade ediyor mu? Soruyorum: Üsküdar’da büyük bir projeden bir daire alınıp da bir yakına yapıldı mı?”

Hodri meydan, 2 Kasım Pazar. Madem birinci partisin, gel. Aday da olabiliyorsun. Vereceğiz oyu. Meclis’te erken seçim kararını aldıracağız. Madem birinci partisin, gel

"Buradan Erdoğan’a bir kez daha meydan okuyorum. Gittin yurtdışına, dönüşte uçakta, 13.00’e kadar ambargolu, 13.00’te bütün televizyonlar verecek. O uçaktaki bütün gazetecilerin hepsine söylüyorum. Nasıl oluyor kayıt? Sorular belli. ‘Soruyu ben kendi kafamdan sordum’ diyen çıksın. Sorular belli. Cevapları Erdoğan veriyor. Kayıt alıyor musunuz arkadaşlar? Bir tane bant kaydını yayınlayacak var mı? Beni arayıp dinletecek var mı, ‘Ben aldım kaydı’ diye. Kayıt yasak. Kim kaydediyor? İletişim Başkanlığı, kim redakte ediyor, virgülüne, noktalı virgülüne kadar? Soru da çok net bir şekilde soru. ‘Cumhuriyet Halk Partisi, meydanlara topluyor’ diyor ki ‘meydanlar’ sorunun içinde var. ‘Çağırıyorlar ama meydanlar kalabalık değil’ diyor. Meydanlar kalabalık değilse Allah benim belamı versin. Meydanlar kalabalıksa onu öyle yazanın belasını versin. Millet görmüyor mu; meydan kalabalık mı, değil mi? ‘CHP’ diyor, ‘Anketlerde önde olduğunu iddia ediyor.’ Erdoğan cevap veriyor, neresi yaralı oradan cevap veriyor. ‘Onlar kadar biz de anket yaptırıyoruz. AK Parti birinci partidir.’ Sorun yok o zaman. Hodri meydan, 2 Kasım Pazar. Madem birinci partisin, gel. Aday da olabiliyorsun. Vereceğiz oyu. Meclis’te erken seçim kararını aldıracağız. Madem birinci partisin, gel. Allah’ın korkağı. Allah’ın korkağı, sen birinci parti olsan parende atarak sandığa gidersin.”

Erdoğan’a son sözüm. Eski hocasının, Erbakan hocanın oğlu da iştirak edince çok ağrına gitmiş

"Çık karşımıza görelim bakalım el mi yaman, bey mi yaman? Bu millet kimi seçiyor? Devletin ordusuna, devletin hakimine, savcısına, MİT’ine bilmem neyine güvenip, kumpasla bilmem neyle, planla, programla bu işin başında kalamazsınız. Bu ülke bu sandığı nasıl getirdiyse öyle korur kardeşim. Şu kadarını söyleyeyim, bugün uçakta sorduruyorsun, ‘Özgür Özel halkı sokağa davet ediyor.’ Ettiğim gün, ‘Sokağa davet ediyorum’ dedim, geldiler. 10 gün yasak koydun, 1 milyon kişi her gece toplandılar. Erdoğan’a son sözüm. Eski hocasının, Erbakan hocanın oğlu da iştirak edince çok ağrına gitmiş. Tekrar ediyorum. Seni yüzde 29 ile orada oturtmayacağız Erdoğan. Seni yüzde 29 ile orada oturtmam. Hiç rahat etme, aparatlarına güvenme, etrafındaki şakşakçılar bakma. Birileri altını oyuyor. Birileri kazan kaynatıyor. Birileri sana gaz veriyor, ‘Bir şey olmaz, sen şöyle yaparsın, böyle yaparsın’ diye. Senden büyük millet var. Milletin dediği olacak. Biz millet ne derse oradayız.”