SAĞLIK

Otizmde erken tanı uyarısı: birkaç aylık gecikme bile hayatı değiştiriyor

Uzmanlar, Otizm Spektrum Bozukluğu’nda erken tanı ve yoğun eğitimin çocuğun gelişimini belirleyici biçimde etkilediğini vurguluyor. Uzm. Dr. Filiz Mıhçı, ebeveynlerin çocuklarına yöneltmesi gereken 6 kritik soruya dikkat çekerek, iki ya da daha fazlasına “hayır” yanıtı veren ailelerin vakit kaybetmeden uzmana başvurması gerektiğini söyledi.

Abone Ol

Otizm Spektrum Bozukluğu’nda (OSB) erken tanı ve doğru eğitim, çocuğun sosyal, bilişsel ve iletişim becerilerinin gelişiminde hayati rol oynuyor. Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Nörolojisi Bölümü’nden Uzm. Dr. Filiz Mıhçı, Sağlık Bakanlığı’nın Otizm Eylem Planı kapsamında düzenlenen 16–23 Aralık Otizm Farkındalık Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, ebeveyn gözleminin ve erken başvurunun çocuğun geleceğini kökten değiştirebileceğini vurguladı.

Her 36 çocuktan biri otizm tanısı alıyor

Son yıllarda yapılan çalışmalara göre her 36 çocuktan birinin otizm tanısı aldığını belirten Uzm. Dr. Filiz Mıhçı, otizmin erkek çocuklarda kızlara oranla daha sık görüldüğünü söyledi. Otizmin bir hastalık değil, farklı bir nörogelişimsel durum olduğunun altını çizen Mıhçı, erken tanının önemine dikkat çekti. İdeal koşullarda 18–24 ay arasında tanı alan ve yoğun özel eğitim ile davranışsal terapiye başlayan çocukların yarısından fazlasında belirgin düzelme sağlanabildiğini ifade eden Mıhçı, “Otizmli bir çocuk 2 yaşında haftada 40 saat eğitim alırsa, 5 yaşında normal anaokuluna gidebilme ihtimali yüzde 60’ın üzerine çıkabiliyor. Aynı çocuk eğitime 5 yaşında başlarsa bu oran yüzde 5’in altına düşüyor. Bu nedenle erken tanı ve eğitim, çocuğun geleceğini kökten değiştirebilir” dedi.

“Otizmi yönetmek ekip işidir”

Otizmin doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında belirtiler veren bir durum olduğunu belirten Mıhçı, tanı yaşının düşmesi ve tanı kriterlerinin genişlemesiyle daha fazla çocuğa erken dönemde tanı konulabildiğini söyledi. Otizmin doğru yaklaşım ve düzenli takiple yönetilebileceğini ifade eden Mıhçı, çocuk nörolojisi uzmanının gelişimsel değerlendirme yapmasının, eşlik eden nörolojik durumları taramasının ve aileleri uygun eğitim programlarına yönlendirmesinin büyük önem taşıdığını dile getirdi. “Otizm, farklı bir beyin kablolamasıdır. Bu kabloları yeniden düzenlemek için en etkili dönem 1–4 yaş aralığıdır. Bu dönemde beynin plastisitesi çok yüksektir ve haftada 25–40 saat doğru eğitimle birçok çocuk konuşmayı, göz teması kurmayı ve sosyal ilişki geliştirmeyi öğrenebilir” diye konuştu.

Ailelere 6 kritik soru

Otizm belirtilerinin çoğu zaman yaşamın ilk 12–24 ayında fark edilebileceğini belirten Uzm. Dr. Mıhçı, ailelerin çocuklarını dikkatle gözlemlemesi gerektiğini söyledi. Ebeveynlerin kendilerine şu soruları yöneltmesini öneren Mıhçı, iki ya da daha fazlasına “hayır” yanıtı verilmesi durumunda gecikmeden uzmana başvurulması gerektiğini vurguladı: “Çocuğunuz 12 aylıkken gülümsediğinizde size gülümsüyor mu? İsmini söylediğinizde dönüp bakıyor mu? Parmağınızla bir şeyi gösterdiğinizde o yöne bakıyor mu? 18 aylıkken en az 6–10 kelime konuşuyor mu? Oyuncakları amacına uygun kullanıyor mu? Sürekli parmak ucunda yürüme ya da tekrarlayıcı beden hareketleri gösteriyor mu?”

Tedavi çocuğun ihtiyaçlarına göre planlanıyor

Küçük yaşlarda başlanan yoğun ve sürekli eğitim programlarının, çocukların öz bakım, sosyal ve işlevsel beceriler kazanmasına katkı sağladığını belirten Mıhçı, aile desteğiyle birlikte bireysel ve grup temelli özel eğitim programlarının temel tedavi yaklaşımı olduğunu söyledi. Tedavinin uzun soluklu ve ekip çalışması gerektirdiğini vurgulayan Mıhçı, ekipte çocuk nöroloğu, çocuk psikiyatristi, özel eğitimci ve konuşma terapistinin mutlaka yer alması gerektiğini ifade etti. İlaç tedavisinin ise otizmin kendisine değil, eşlik eden sorunların azaltılmasına yönelik olarak planlandığını sözlerine ekledi.