MESAM’dan yapılan açıklamada, sanatın bir dönem yalnızca duygularla yapılan bir iş olarak görüldüğü ancak bugün ekonomik ve hukuki boyutla yeniden şekillendiği belirtildi. Son yıllarda yapılan yasal düzenlemeler ve meslek birliklerinin bilinçlendirme çalışmaları sayesinde, sanatçılar eserlerinin maddi değerini de sahiplenebiliyor.
MESAM’ın rolü ve dijital lisanslama
MESAM, hem yurt içi hem de uluslararası lisans anlaşmalarıyla müzik emekçilerinin gelirlerini güvence altına almayı hedefliyor. Kurum, YouTube, Spotify, Netflix ve benzeri platformlarla yaptığı anlaşmalar sayesinde dijital mecralarda üretim yapan besteci, söz yazarı ve aranjörlerin gelirlerini artırıyor.

Telif farkındalığı toplumsal bir kültür dönüşümü yaratıyor
Telif haklarının güçlenmesi yalnızca sanatçıyı değil, toplumun sanata yaklaşımını da değiştiriyor. İnsanlar artık korsan içerik kullanımının üreticiler üzerindeki olumsuz etkilerini fark ediyor. MESAM, sanatın yaşaması için sanatçıların ayakta kalmasının kritik olduğunu vurguluyor ve yeni bir etik kültürün oluşmasına öncülük ediyor.
Hukuki altyapı ve dijitalleşme çağında MESAM’ın çalışmaları
MESAM, sanatçı haklarını korumanın yanı sıra politika geliştiren bir rol üstleniyor. Kurum bünyesindeki “MESAM Bilim Kurulu”, kültür politikalarının geliştirilmesi, telif yasalarının uluslararası standartlara uyumlu hale getirilmesi ve dijital içerik üretiminde yeni düzenlemelerin hazırlanması için çalışmalar yürütüyor.
Sanatın sürdürülebilirliği için sistem şart
MESAM, telif haklarını koruyan, üretim özgürlüğünü güvence altına alan çalışmalarıyla Türkiye’nin kültürel kalkınmasının temel taşlarından biri olarak öne çıkıyor. Kurum, sanatın sadece ilhamla değil; adalet, sistem ve güncel mevzuatla yaşatılabileceğini vurguluyor.





