İzmir’in Bornova ilçesinde, 1780 yılında İngiliz John Maltass tarafından inşa edilen Mattheys Köşkü, uzun yıllar hem şehre hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihine tanıklık etti. 2018 yılında Arkas Holding tarafından başlatılan restorasyon çalışmaları, uzun ve titiz bir süreç sonucunda tamamlanarak köşkün tarihi dokusu tekrar gün yüzüne çıkarıldı.
Tarihin içinde bir yolculuk: Hortense Wood’un günlüğü
Mattheys Köşkü, yalnızca mimarisiyle değil, içinde barındırdığı tarihi anılarla da büyük önem taşır. Köşk, özellikle Hortense Wood’un günlüğünde bahsedilen önemli olaylarla dikkat çekmektedir. Wood, Bornova’daki evinden sıkça söz etmiş ve köşkün, dönemin en prestijli mekânlarından biri olduğunu vurgulamıştır. Atatürk’ün de burada bulunduğu bir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği üzerine konuşmalar yapılmıştı.
Hortense Wood, 1924 yılında hayatını kaybetmeden önce, Mattheys Köşkü’nde uzun yıllar yaşamıştır. Kendisi, ressam, şair, besteci ve Osmanlı döneminin ilk feministlerinden biriydi. Ayrıca ünlü besteci Franz Liszt’ten piyano dersleri almış ve köşkün Kahire odasında, Liszt’in çaldığı piyano hala durmaktadır.
Mattheys Köşkü’nün mimari geçmişi
Mattheys Köşkü, başlangıçta basit bir kare yapıya sahipti. Ancak zamanla çeşitli dönemlerde yapılan eklemelerle bugünkü halini aldı. Restorasyon sırasında yapılan incelemeler, köşkün farklı dönemlerde inşa edilen eklentilerle büyütüldüğünü ve 1800’lerin ortasında büyük bir değişim geçirdiğini ortaya koydu. Mimar Seda Özen Bilgili, restorasyon sürecinde köşkün aslında 1780’lerde inşa edildiğini ve bu dönemdeki yapısının, sonraki yıllarda yapılan eklentilerle genişlediğini belirtti.
Köşkün tarihi sahipleri ve zengin geçmişi
Köşk, ilk olarak John Maltass tarafından inşa edilmiş ve daha sonra 1840 yılında kızı Eugenie Wood’a miras bırakılmıştı. Eugenie Wood, İzmir’deki İngiliz Hastanesi’nde başhekim olarak görev yapan Dr. Charles Wood ile evlenmiş ve çiftin yedi çocuğu olmuştu. Ancak yalnızca Hortense Wood, evlenmeyip baba evinde yaşamaya devam etti.
Hortense Wood’un, Mustafa Kemal Atatürk’ü çok hayranlıkla takip ettiğini ve ona savaş sırasında mektuplar yazdığını biliyoruz. 1922 yılında Mustafa Kemal, köşke geldiğinde Hortense Wood ile sohbet etmiş ve evde önemli toplantılar yapmıştır. O dönemde, Mattheys Köşkü, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nın en sıcak günlerinde Türkiye’nin kaderini şekillendiren bir mekân olarak tarih sahnesinde yerini aldı.
Mattheys Köşkü: İzmir’in sosyo-kültürel mirası
İzmir’deki Levanten aileler, şehrin sosyo-kültürel yapısına büyük katkı sağlamış ve şehri Avrupa ile olan ticaret ilişkilerinde önemli bir merkez haline getirmiştir. Levantenler, Osmanlı İmparatorluğu’nda ticaretle uğraşan Hristiyan toplulukları ifade eder ve zaman içinde etnik kökenlerini kaybetmişlerdir. İzmir’in bu kozmopolit yapısı, Mattheys Köşkü gibi yapılarla daha da zenginleşmiştir.
Restorasyon çalışmaları ve geleceğe yatırım
Mattheys Köşkü, restorasyon sırasında çok önemli bulgulara ulaşıldı. Özellikle köşkün en dikkat çeken özellikleri, zarif kemerli giriş kapısı ve taş duvarlarıydı. Bu duvar sistemi sayesinde, köşk büyük oranda zarar görmeden bugüne kadar ulaşmıştı. Restorasyon çalışmaları, 2018 yılında başlamış ve beş yıl süren titiz bir süreçle tamamlanmıştır.