İzmir’in tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda 26 yıldır tezhip sanatını icra eden Ayşegül Devecier, geleneksel Türk sanatını deniz kabukları gibi alışılmadık objelere uygulayarak farklı bir boyut kazandırıyor. Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı unvanına sahip olan Devecier, tezhip sanatını sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olarak benimsiyor.
Tezhip sanatına olan ilgi ve eğitim süreci
Ayşegül Devecier, 1999 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü’nde tezhip ve minyatür eğitimi almaya başlayarak sanat yolculuğuna adım attı. 2007’de Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisansa başlayarak, bu alandaki bilgisini derinleştirdi. Devecier, geleneksel sanatların kültürel miras olduğuna inandığı için, bu sanatı yaşatmak adına eğitimler veriyor ve gençleri bu alanda yetiştiriyor.
Tezhip ve hattın birleşimi: Gelenekten günümüze
Devecier, tezhip sanatını sadece geleneksel objelere değil, mobilya, mücevher kutuları ve deniz kabukları gibi alışılmadık materyallere de taşıyor. “Hattın gelinliği” olarak tanımladığı tezhip, hattın etrafını süsleyen zarif bir sanat olarak günümüzde de varlığını sürdürüyor. Devecier, geleneksel eğitimi alarak, bu sanatı günümüz objelerine uyarlayarak, eserlerinde yenilikçi bir yaklaşım sergiliyor.
Sanat terapisi ve gençlere aktarılan miras
Devecier, tezhip sanatının yalnızca bir üretim değil, aynı zamanda bir terapi aracı olduğunu belirtiyor. Pandemi dönemiyle birlikte sanatın daha çok ilgi gördüğüne dikkat çeken Devecier, insanların içsel yolculukları ve üretkenlik arayışlarının sanatla birleştiğini vurguluyor. Eğitim verdiği yaklaşık 250 öğrenciyle, genç nesillere geleneksel tezhip sanatını öğretmek için çaba sarf ediyor.
