İzmir’in tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda, Girit’ten mübadele sonrası göç eden ve İzmir’in ilk Müslüman Türk fotoğrafçılarından olan Hamza Rüstem’in torunu Mert Rüstem, ailesinin mirasını yaşatmaya devam ediyor. Mert Rüstem, dedesi Hamza Rüstem’in hayatının pek çok macera ve zorlukla dolu olduğunu ifade ederek, dedesinin 1890’larda yaşanan olaylar nedeniyle Girit’i terk ettiğini ve yaşadıklarını İzmir’de Son Dakika’ya anlattı.
İzmir’e geliş hikayesi
Mert Rüstem büyükbabası Hamza Rüstem’i şu ifadeler ile anlattı, “Hamza Rüstem 1876 Girit doğumludur. Osmanlı topraklarında Müslümanlarca kurulduğu bilinen ilk fotoğrafhanenin sahibidir. Bu fotoğrafhane 1897 yılında yine Girit’te kurulmuştur. 1925 yılında mübadele sonrası büyükbabam bilimsel bir araştırma yaparak İzmir’e yerleşmeye karar vermiştir. Şu an içerisinde bulunduğumuz fotoğrafhaneyi 1925 yılında İzmir’de yeniden açmışlardır.” dedi.
“Atatürk’ün fotoğraflarını çekti”
Büyükbabası Hamza Rüstem’in İzmir’de fotoğrafhaneyi kurduğu dönemde büyük İzmir yangınının gerçekleştiğini ve İzmir’de o dönem için fotoğrafçı bulunmadığını söyleyen Rüstem, “O dönemde İzmir’de olan fotoğrafçılar Ermeni ve Rum azınlıklardı. O nedenle Hamza Rüstem fotoğrafçı yokluğunu gidermek için çok çalışıyordu ve basına fotoğraf servisi yapıyordu. Bundan dolayı Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Afgan Kralı, İran Şahı gibi önemli şahsiyetlerin İzmir ziyaretlerinde fotoğraflarını çekmiştir. Hatta Atatürk’ün fotoğraflarından bir albüm hazırlayıp, 1930 yılında İzmir Ticaret Odası’na yaptığı ziyaret sırasında bizzat Atatürk’ün kendisine verdiği kayıtlarda vardır. Bu albüm şu an da Çankaya Köşkü Kütüphanesi’nde Hamza Rüstem’in Atatürk’e hediye ettiği albüm olarak kayıtlıdır.” ifadelerini kullandı.
100 yıldır hizmete devam ediyor
Fotoğrafhanenin 1925 yılından beri 100 yıldır faaliyet içerisinde olduğunu belirten Rüstem, üç nesildir atalardan miras kalan işi devam ettirmeye çalıştıklarına değindi. Rüstem, “1925 yılında Girit’ten geldiğimizde içinde bulunduğumuz Kemeraltı Çarşısı’nda bir dükkân tutulup, çatı katında da gün ışığında fotoğraf çekilmeye başlamış. Tam 100 yıl sonra, artık gün ışığında fotoğraf çekmiyoruz ama hala ilk günkü özenle fotoğraf çekmeye devam ediyoruz. Büyükbabam, Babam ve amcalarım son olarak da ben işletmeyi devir aldık. Ben üçüncü ve son kuşağım. Biz eski usul büyütüldük, kendimi bildim bileli bu dükkânda çıraklık yaptım. Aslında makine mühendisi olmama rağmen büyükbabamdan miras bu meslek beni içine aldı. Bu nedenle bu mirası gelecek nesillere aktarmak için elimizden geleni yapacağız.” diye konuştu.
“Her İzmirli ailenin albümünde bir Hamza Rüstem fotoğrafı vardır”
İzmirlilerin dükkanlarında yatan tarihten ve mirastan haberdar olmalarını istediğini vurgulayan Rüstem, “Ben her İzmirli ailenin albümünde bir Hamza Rüstem fotoğrafı mutlaka vardır derim. Biz hala klasik fotoğrafçılığa da önem veriyoruz. Dükkanımızda film ve filmli fotoğraf makinası bulunduruyoruz. Bunların Türkiye’de banyosunu yapan 3 veya 4 kuruluştan birisiyiz. Ege Bölgesi’ndeki bütün film işleri bize gelir.” dedi.
“Fotoğrafları bize bağışlayabilirler”
Aile albümlerine önem verilmesi gerektiğine değinen Rüstem, “Ben aynı zamanda bir koleksiyonerim. Karşıyaka Belediyesi Hamza Rüstem Fotoğraf Müzesi’nin bağışçısı ve yönetim kurulu üyesiyim. Koleksiyonları oluşturduğumuz çoğu fotoğraf çöpe atılan veya verilen aile albümlerinden oluşuyor. Vatandaşlarımız fotoğraflarını ya da albümlerini bize bağışlayabilirler. En önemlisi elinde bulundurdukları fotoğrafların kıymetini bilsinler çünkü eski fotoğraflar bir daha geri gelmeyecek” şeklinde konuştu.